Kırık parçalar göğsüne battı
Kendi hayatı ona yasaktı
Umduğu gibi olmadı
Kimse elini tutmadı****
Babam benim kalbim annem benim ruhumdu, bir gün içinde hem kalbimi hem ruhumu kaybetmiştim. Babam başına bir şey gelmesinden korkuyordu. Annemi korumamı istemişti fakat annemi kendinden korumam gerektiğini söylememişti.
Ne yaptınız siz?
İçimdeki öfke de hüzünle beraber büyürken gözlerimden akmaya başlayan yaşları sildim. Aceleci ve küçük harflerle yazılmış kağıda bir kez daha baktım. Ardından onu buruşturdum ve ormanın içine doğru ilerledim. Evden biraz uzaklaştıktan sonra kağıdı çok minik parçalara ayıracak derecede yırttım. Parçaları avucumun içine aldıktan sonra bir ağacın kenarına eğilip diğer elimle toprağını eşeledim. Açtığım minik çukura elimdeki kağıtların bir kısmını gömdükten sonra üstünü kapattım ve biraz daha ilerleyip başka bir yere de kalan parçaları gömdüm. Bu bilgiye kimse ulaşmamalıydı.
Eve doğru yöneldiğimde göğsümde bir ağrı baş göstermişti. Anneme sarılamayacak olmamın farkındalığıydı. Baba, neden kaybettin aklını? Neden benim iki bağımı birden kopardın? Kızıyorum ama suçlu gözükmediğinden kızıyorum. Kızıyorum çünkü şimdilik başka kızacak kimsem yok.
O adamların yaptıklarını ortaya çıkarınca yakacağım intikam ateşinde kendimi de yakacaktım. Onların yaptıkları bütün tramvalarımın nedenidiydi. Bulacaktım, açığa çıkaracaktım.
Eve varıp kapıdan içeri girdiğimde Alkan'ın koltukta kafasını geriye yatırmış bir şekilde oturduğunu gördüm. Çıkardığım sesi duyunca kafasını hafifçe çevirip bana döndü. Bakışlarımız kesiştikten sonra gözleriyle bana bir şeyler anlattı ve önüne döndü. Kaşlarımı çattım, küçük salonda başka bir koltuk olmadığından oturduğu koltukta ona en uzak olan yere oturdum. Bir şeyler söylemek istiyordum ama zihnimdeki kargaşadan bir kelime çıkaramıyordum. Alkan gözlerime uzun uzun baktıktan sonra kaşlarını çattı. Tek kaşımı kaldırıp onu sorguladım.
"Ağlamışsın."
Yüz ifadem değişti, sakince önüme döndüm. O bir şeyler için yalan söylemek yerine susuyorsa bunu ben de yapabilirdim. Gözlerine bakınca her şeyi anlatasım geliyordu çünkü bu zamana kadar kimse benden anlatmamı istememişti. Kimse içimdekileri merak etmemişti ve onun gözlerindeki merak ve şefkati görebiliyordum ama ne yazık ki sadece hislerimle hareket edemezdim. Ölülerin üzerine bir bina inşaa edersem ruhları temelini parçalardı. Asla amacıma ulaşamazdım.
"Okudun, değil mi?" dediğinde hafifçe gülümsedim. Anlayacağını tahmin etmek zor değildi, hep anlardı. Bilmesini bir tehdit unsuru olarak görmüyordum çünkü zırhımı kuşanmıştım. Kimseye değer vermediğimi sanıyorlardı, beni herhangi bir şeyle tehdit edemezlerdi. Bir canım vardı, onu alsalar bile söylemezdim.
Alkan birden koltukta bana doğru hareket etti ve tam olarak yanıma oturup elini çeneme uzattı ve başımın ona dönmesini sağladı. Yavaş dokunuşu yerini yitirdiğinde kaşlarımı çattım. "Susma Zara. İçine atmayı alışkanlık haline getirdin. Bunu yapmak zorunda değilsin."
Ortamın ışığıyla yeşile dönen elaları üstümdeydi. Alışkanlıklarımın da farkındaydı. Kafamı hafifçe yana yatırdım. Madem susmamı istemiyordu, o zaman karşılıklı konuşacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANILSAMA
Mystery / ThrillerYanıldım, kendi geçmişim hakkında fena yanıldım. Bildiklerimden çok bilmediklerim var büyük kapılar ardında. Anne özledim seni...Baba, o gün kestim sesimi. Dön geriye, yaşa tekrar. Hisset acıyı... Bir gün, gelecek doğuracak sancıyı. Kısa Hikaye (...