Sen...duyuyor musun alevleri
Hissediyor musun cehennemi
Ben hissettim, isterim hissetmeni
Kurtardım birini, yaktın hepimizi
🔥Göründüğü gibi değildi...
Yaşam hiçbir zaman görünene benzememişti. Eylemlerin ardında yatan dilsiz şeytanlar ve kanatsız melekler vardı. Doğumdan ölüme kadar geçen sürede zihnindekilerin ne kadarını yansıtırdın? Yaşardın ama eksik yaşardık. Bir insanın zihninin içine girmeden o insanı tanıyamazdık. Bu yüzden nefretimi dizginlemem gerekiyordu. Her şey karmaşıktı ama hislerimi arkama alabilirsem her şey berraklaşacaktı. Bu yaşıma kadar böyle gelmiştim. Hep hislerimi arka plana atmıştım. Babamın annemi öldürmesinin verdiği o korkunç acıyı görmezden gelmiştim. Şimdi izi kalan yaralarımın üzerine yeni çizikler atmaya çalışıyorlardı, bu sefer daha derindi. Kan kaybından ölebilirdim.
Bombayı amcamın odasına bırakıp orayı terk ettiğimizde Kayra ile her ihtimale karşı tekrar görüşmüştüm. Amcamın oğlu Sergen zaten olasılıkları bildiğinden ortadan kaybolmuştu. Ama bilmediği bir şey vardı: Ne kadar benden tarafta yer alsa da adaletli bir insandım, şeytanlarını susturamayan insanların dudaklarına dikiş atacak şeyler yapmak gerekiyordu. Ve Sergen de kötüydü, masum değildi. Belki de ben de kötüydüm. Ama ben bedel ödemiştim, hem de defalarca...
Eve vardığımızda salona geçip öylece oturmuştuk koltuklara. İkimiz de boş boş yeri izliyorduk. Kötü olasılıklar beni öyle korkutmuştu ki bedenimin üşüdüğünü hissetmiştim. Yanımda oturan Alkan'ın omzuna kafamı koyup bedenimi ona yaklaştırdığımda odağının bana kaydığını fark ettim. Kolunu sırtıma attı ve saçıma bir öpücük kondurdu. O kadar iyi gelmişti ki...Dokunuşu büyülüydü, antidepresan etkisi yaratıyor ve çok da güzel kafa yapıyordu. Cidden aşk sarhoşluğu denen şeyin gerçek olduğunu kanıtlamıştım kendime.
"Ne olacak şimdi?" dedim normal bir ses tonuyla. Her seferinde aynısı oluyordu, içimde kıyamet kopsa da dışımda rüzgar bile estirmiyordum. Sebebi bilinmezdi...
"Haber bekliyorum, olmazsa başka bir yol bulacağım. Herkesi çekip alacağım bu bataklığın içinden."
Alkan'ın kendinden emin fakat sisli sesi beni annem öldükten sonra gördüğüm korkunç kabuslardan birine götürmüştü. Bir dağ eteğinde tek başımaydım, karanlıktı. Bulutlar ay ışığını gizlemişti, deli gibi rüzgar esiyordu. Üşüyordum, sebebi rüzgar değildi. Sebebi yalnız olmamdı. Yalnızlığın hissettirdiği garip bir soğukluk vardı. Göğüs boşluğundan vücuda yayılırdı.
"Korkuyorum." dedim dürüstçe. Sesim çatallı çıkmıştı. Alkan saçlarımı okşadı ve bir kez daha öptü. "Yalnız değilsin güzelim."
Bir zamanlar kutup soğuğu yaşayan göğüs boşluğuma bahar gelmişti, bu cümleyi birinden duymayı nasıl arzulamıştım bunca zaman? Göğsümün baharında açan çiçeklerin kokusu damarlarıma serotonin etkisi yaparken korku bir kez daha Alkan'ın sakinleştireceği ile baskılandı. Ama kafamda dönüp duran senaryolar kaybolmamıştı.
"Ya sen de olmazsan..?"
Donuk bir biçimde gülümsediğini hissettim, kimseye muhtaç değildim. Sadece dıştaki savaştan galip ayrılsam da içtekinde hep mağlup oluyordum. İçimdeki savaşı kazanmak için bir el uzanmıştı. O eli tutmuştum, bırakamazdım.
"Bu zamana kadar var mıydım sanki? Kendini küçümsemen doğru değil."
"Bu zamana kadar kalbim çiçek bahçelerine ev sahipliği yapmıyordu ama. Bu işler için değil, kalbim için..." Bazen son derece dürüst olmam beni bile korkutuyordu ama içimden bir ses riskler varken her anı dolu dolu yaşamam gerektiğini söylüyordu. O sesten nefret ediyordum ama haklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANILSAMA
Gizem / GerilimYanıldım, kendi geçmişim hakkında fena yanıldım. Bildiklerimden çok bilmediklerim var büyük kapılar ardında. Anne özledim seni...Baba, o gün kestim sesimi. Dön geriye, yaşa tekrar. Hisset acıyı... Bir gün, gelecek doğuracak sancıyı. Kısa Hikaye (...