28

522 35 125
                                    

Hırsı gözünü kör etti
Sanki dünyada tekti
Kaderin taşı yanlış yere sekti
Onu yaptıklarına pişman etti

****

1 Hafta Sonra...

Hedefe doğru emin adımlarla yürürken bedenimdeki titremelere engel olmaya çalıştım. Sokağın köşesinde duruyordu, arkada bizi gözleyen biri vardı. İki cephe arasında korkularıma yürüyordum. Buraya gelirken bir şişe devirsem daha güzel oynayacağıma emindim. Fakat elimde olanla idare edecektim.

Ona ulaştığımda bakışlarıma utancın sinmesini sağladım, birden beni kendine çekip kolları arasına aldığında gözümü sıkı sıkı kapattım. Midem bulanıyordu, bu rol meselesi ne kadar ileri gidecekti? Onunla fiziksel temasta bulunmak istemiyordum, bedenim aşırı tepkiler gösterebiliyordu.

Ayrıldığımızda gözlerim dolmuştu, anın etkisiyle dolmuş gibiydi ama aslında bunu yapmak zorunda olduğum için sinirimden dolmuştu. "Neredeydin?" Sahte yüz ifadesine bakıp gülme isteğimi bastırdım. Merak mı ediyordu? Fark etmeden sevgili mi olmuştuk?

"Bir kez daha kaçırıldım! Alkan...o..." Gözümden bir damla yaş düşünce hemen onu sildim ve gözümdeki timsah gözyaşlarıyla ona baktım. Omuzumdan tuttu ve "Şşt, tamam. Anladım. Anlatmana gerek yok." İçimden birden gelen onu pataklama isteğini bastırdım. Ve sonradan aklıma gelmiş gibi belirgin bir farkındalıkla sordum: "Sen nasıl kurtuldun?"

Kurtuldun, ama esir olacaksın.

"İstediklerine sahip olmadığım için biraz zorladıktan sonra saldılar beni. Amaçları sensin."

Şehre geri döndüğümüzde yeni bir sim kartı alıp telefonuma taktıktan sonra telefonun hafızasında kayıtlı kalan telefon numarasını yeni hattıma kaydetmiştim ve ona ulaşmıştım. Bunu yaparken çoktan şehire dönmüştük ve ben sahil kenarında onunla mesajlaştım. Yanımda Alkan varken yapmıştım bunu, ona biraz daha ulaşmazsam başka şeylerden şüpheleneceğini biliyorduk. Bu yüzden adımlarımızı sağlam atmaya çalışmıştık. Alkan herhangi bir durumda yalnız olmamam için bizi sokağın başındaki çöpün arkasından gözlüyordu.

"Ne yapacağım?"

"Bunca zaman neredeydin?" Oğuz şüpheci bir tavırla yaklaştığında dudaklarımı birbirine umutsuzca bastırdım. "Bir akrabamın evine kaçtım, beni bulamasınlar diye hattımı da kapattım. Bu yüzden yeni hat aldım." Oğuz'un hafif bükülmüş kaşları düzleşti. Aramızda kısa bir süre sessizlik olunca olayları analiz ediyordum. En son görüşmemizde beni öpmüştü ve baskın bir karaktere sahip olduğumu biliyordu. Bu yüzden ona bir şeyler hissetsem de lafımı esirgemeyeceğimi de biliyor olmalıydı.

"Bu arada..." dedim ve derin bir nefes alıp gözlerimi yüzünde sabitledim. Birden tehditkâr bir tavra bürünmüştüm. Birazcık yaklaşıp kulağına eğildim ve kelimeler dudağımdan fısıltılı bir şekilde döküldü. "...bir daha beni benden izinsiz öpersen tepkim şoktan çok daha farklı olur."

Yavaşça geri çekildiğimde anlamaya çalışıyor gibiydi. Sonra gülümsedi, dudaklarında yer edinen gülümseme gerçekten tam bir şeytan gülümsemesiydi. "İzin verirsen sorun yok yani..."

Tam bir pislikti! Gerçekten suratına yumruğumu geçirmek istiyordum. Elim kaşınmaya başlanmıştı. Gözlerimi devirdim. "Sen ne anladıysan o..." Kafasını salladı, kaşları havalandı. Bilmişçe sırıtıyordu. "Peki..."

YANILSAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin