30

525 33 72
                                    

Denklemin içinde kayboldu
Bilinmeyeni görmedi, savruldu
Beklemediği bir yerden vuruldu
Bilinmeyen o zaman bulundu

****

Her insanın zaafları vardı, her insanın bir sabrı vardı ve ne yazık ki her insanın önüne geçemediği hisleri vardı. Öpüşme eylemini asla tadacağımı düşünmezdim çünkü asla birini sevmeyecektim. Belki de sonumuzun annem ve babam gibi olmasından korkuyordum.

Ama ne yazık ki ilk öpücüğü istemediğim bir şekilde kaptırmıştım bir haine, gerçi kim hain kim iyi adam bilmiyordum ama bildiğim bir şey vardı: Ben de dahil hiçbirimiz masum değildik. Bu işlerin içindeki kimse masum olamazdı. Açlık Oyunları gibiydi, kimseyi öldürmeden o arenadan sağ çıkamazdın. Savaşta kendinden vereceğin ilk ödün masumiyet olmak zorundaydı. Fakat şimdi...şimdi bir şeyler farklıydı. Bir his bedenimi zangırdatıyor beni sıfırın altında çırılçıplak bırakıyordu. Çok sıcak bir yaz günü üstüme katlarca kıyafet giymişim gibi hissettiriyordu. Gerçek ben bu muydum? Sahiden hüzün ve öfkeden başka şeyler hissedebiliyor muydum? Neydi bu? Neye teslim olacaktım? Yenmem gereken savaşta yeni bir düşman edinmiştim, o da kendim ve hislerimdi. Robot gibi olmalıydım çünkü bu savaşta insanların elindeki silahlardan daha tehlikeli aletleri vardı. Diğer insanların zaaflarına saldırıyorlardı. Bunu istemiyordum, bunu yaşamamalıydım. Bir kez daha kaybetmeyecektim. Kendimden vermem gereken son bir ödün kalmıştı. Bu sondu, bir daha olmayacaktı.

Alkan'ın dudaklarımın üstündeki dudakları başta afallayıp gözlerimi kapatmama sebep olmuştu, bir şeylerin uyanışına şahit olmuştum. Bedenim baştan aşağı uyuşmuştu ve tepkisiz kalmıştım. Bütün düşünceler birbirine girip ışık hızında dönmeye başlamışlardı. Onu itemezdim, onun beni bırakması gerekiyordu. Şüphelerim vardı, sanki beni bir daha bırakmayacak gibiydi. Canını seviyorsa beni bırakmalıydı, iyi olacaktım.

Şaşkınlığımı üzerimden atıp hala ısrarla beni öpen, dudaklarını hareket ettiren Alkan'a karşılık verdim. Küçük bir hareketim sonucunda aramızda her ne varsa başka bir patlama yaşamıştı. Kıvılcımları hissediyordum, tenimize düşüyorlardı. Fakat bu şey biraz daha devam ederse kontrolümü kaybederdim. Kontrolü elime almalıydım.

Israrla dudaklarını aralamasını sağladım, istediğimi yapınca alt dudağını dişimle yakaladım ve sertçe ısırdım. İnleyip geri çekildiğinde zangır zangır titreyen uzuvlarım ve ben öylece olanları izliyorduk.

Kanamaya başlayan dudağının kenarını tuttu ve bana gerçek değilmişim gibi baktı. Sonra acısının arasında kafasını olumlu anlamda salladı. "Anlamalıydım..."

Sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi oturduğum yerde doğruldum. Ona dik dik baktım. "Neden anlamadın?" Acaba şu rol işini fazla mı abartıyordum? Bazen utanç hissimi yitiriyordum ve bu kendimi utanmaz biri gibi hissetmeme sebep oluyordu. Fakat az önce tam olarak tanımadığım ve güvenmediğim bir adam beni öpmüştü. Onun evindeydik ve babası babam hakkında bir şeyler biliyordu. Söylemeleri için ne yapmalıydım? Söz verdiği gibi anlatacak mıydı?

"Bir şeyler sezdiğini biliyorum Zara, ben fazla anlatmam. Ben hissetmeni sağlarım."

Neyi? Beynim nerdeydi benim?

"Artık anlatacak mısın?" dedim derin bir nefes alarak. Alkan dudağını tutmayı bıraktı ve yanıma oturdu. "Kendimi hamile bırakılıp sokağa atılmış gibi hissediyorum ama...tamam." Ortamdaki ciddiyeti birden kırdığında gülmemek için yanağımı içten ısırdım. Yüz ifadem belli ediyor muydu?

YANILSAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin