34

464 39 43
                                    

"Tavada mı, yağda mı?"

"Görevliniz falan yok mu sizin? Neden kendimiz hazırlıyoruz kahvaltıyı?"

Elinde tuttuğu tavayı tezgaha koyup bana doğru yürüdü. Durduktan sonra muzip bir ifadeyle konuştu: "Çok tembel gördüm seni."

"Ben de bu gösterişi çok gereksiz gördüm." dedim memnuniyetsizce evin gösterişine bakınırken. "Nasıl zenginsiniz siz?" Alkan gülüyordu. Komik olan neydi? Ben gayet de ciddiydim. "Normalde yardımcılarımız var fakat bugün izinliler."

"Neden?"

"Bugün dışarıya bilgi sızmaması gerek. Evet, özellikle bugün." Kaşlarımı çattım. Çalışanlara güvenmiyorlardı. Bugünün özelliği neydi? "Partilerle aran nasıl?" Alkan bir adım daha atıp tam önümde durduğunda ona dik dik baktım. Normal konuşurken de mıknatıs gibi bana çekiliyordu. "Hiç sorma." Hayatımda bir kez partilemek istemiştim o da baygınlıkla sonuçlanmıştı. Ve rezil olmuştum. Herkese.

"Bu akşamlık aranızı iyi tutmanız gerekecek?"

"Ne?"

"Partiye gidiyoruz, hem de kostümlü." Ona uzaylı görmüş gibi baktığımda sesli bir şekilde güldü. Gülse de söylediğinde oldukça ciddi duruyordu. "Ne partisi?"

"Kaynak bana Oğuz'un bahsettiğimiz parti için ciddi uyuşturucu planları olduğunu söyledi. Kendimizi güzelce gizlememiz gerekiyor." Dişlerimi sıktım, her gün nereye düştüğümü sorguluyordum. Oğuz'un planını mahvetme isteği oluşmuştu içimde. Öte yandan partilerin hiç benlik olmadığını düşünüyordum. Bizden başka çabalayan yok muydu son vermek için? Herkes mi memnundu bu düzenden?

Ayrıca ne kostümü giyecektim ben?!

"Güzel gizlenmemiz için bol makyajlı kostümler seçmemiz gerek, ben Pennywise'ı düşündüm." Kaşlarım havalandı, Pennywise mı olacaktı? Bill Skarsgård'ın yüzü gözümün önüne geldiğinde hemen başka bir şeyler düşünmeye çalıştım. Bu işin sonu iyi bitmezdi.

"Ben ne giyeceğim." Cevap vermediğim için yumurtaları kaynamaları için suya attı ve ocağa attı. Daha sonra bana doğru dönüp tezgaha yaslandı. "Bilmiyorum." İşte buna şaşırmıştım! Bilmediği bir şey çıkmıştı sonunda! Neyse ki fazla düşünmeme gerek kalmadan aklıma gelen fikirle sırıttım. "Harley Quinn?" dedim sorarcasına. Dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra beni alıcı gözle hızlıca süzdü ve "Mantıklı." dedi. Kafamı hafifçe yana yatırdım. Böyle olmazdı ki!

"Ben Harley oluyorsam sen de Joker olmalısın."

Sözüm bittiğinde şaşkın şaşkın suratıma baktı. Bu fazla şahit olduğum bir hali olmadığından gözlerimi üzerinden çekmedim. "Bu bir evlenme teklifi mi?" dedi dalga geçercesine. Alayla güldüm. "Dikkat çekmek istemiyorsak alakasız olmamalıyız. Çift kostümü en iyisi." Kafasında durumu tarttıktan sonra başını olumlu anlamda salladı. "Tamam, o zaman ben kostümleri aldırıyorum. Partiden önce de bir makyöz gelip yüzümüzü boyar artık."

Hiçbir şey söylemeden başımı sallamakla yetindim. Kahvaltılıkları masaya yerleştirdim ve her şey hazır olduğunda masaya oturduk. Karnım çok acıkmıştı, uykusuzdum. Bütün ihtimalleri değerlendireceğim diye uykumdan ödün vermiştim. Sonuç basitti, babama ulaşmam çok riskliydi. Ellerine geçtiyse tek yapabileceğim başına bir şey gelmemesini ummaktı. Peşinden koşmam onların işini kolaylaştırırdı. Bu sebeple sabırla karşı taraftan bir hamle beklemeliydim ve Alkan'a bir güven testi yapmalıydım. Nasıl yapacağıma karar vermemiştim fakat aklımdaki büyük şüphelerle devam edemezdim.

Öğleden sonra Alkan bana Harley Quinn kostümlerini getirmişti. Yanında uçları mavi ve pembeye boyanmış sarı bir peruk vardı. Eşyaların içinde gördüğüm fileli çorap yüzümü ekşitmeme sebep olmuştu. Bundan nefret ediyordum! Ama ne yazık ki karakterimi ben seçmiştim. Kaderime boyun eğmeliydim.

Üstüme her şeyi geçirdikten sonra odadaki dolabın aynasında kendimi süzmüştüm. Harley gibiydim fakat makyajım eksikti. Onun da oldukça yoğun yapılması gerekiyordu. Oğuz beni tanımamalıydı. Birden beynime anlık saldırı düzenlenmişti. Kafatasımın içini dürtüklemem gerekiyordu çünkü aşırı yüklemeden çalışmayı durdurabilirdi.

Bir süre sonra Alkan'ın ayarladığı makyöz odama girdi ve bana Harley Quinn makyajını yaptı. Makyajım yapılırken kadınla fazla konuşmamış her zamanki gibi düşüncelere dalmıştım. Nedense içimde kıpır kıpır bir his vardı, çözememiştim. Bir yandan gergindim çünkü tanınırsak her şey biterdi. Öteki yandan Alkan'a yapacağım testi düşünüyordum. İçinden sıyrılmanın bir yolunu bulabilir miydi? Öylece kalır mıydım o günki gibi? Gerçekten bir partiye mi gidiyorduk yoksa başım belaya mı girecekti? Şüphelerimin ardı arkası kesilmiyordu. Makyöz makyajı bitirip odadan çıktığında bile düşünceli ruh halinden sıyrılamamıştım. Bencil olmayı diliyordum. Uyuşturucuya kurban gidecek onca hayat umrumda olmasın istedim ama ne yazık ki umrumdaydı.

Bilmesem de bilecektim, elbet bir gün görecektim gerçekleri. Alkan'ı takip etmem sadece işi hızlandırmıştı.

Öylece yatakta otururken odanın kapısına iki kez vuruldu. Bir şey söylemeden bekledim. Alkan tedbirli bir şekilde kapıyı açtığında göz göze geldik. O rahatsız edici his tekrar kanımda yayıldığında içeri girdi ve kapıyı kapattı. Tam bir joker olmuştu, bu şekilde bile garip bir çekiciliğinin olması kendimi dövmek istememe sebep olmuştu. Birden deli gibi gülmeye başladığında gözlerim kısıldı, ne yapıyordu bu?

"Ne yapıyorsun sen?" Alkan gülüşlerinin arasından bana baktığında şaşkınca ona bakıyordum. "E ben Joker'ım, kahkaha atıyorum."

Şapşal.

"Role girmene gerek var mıydı?" dedim gülerken. Role gireceksek ona "Pudingim." demem gerekiyordu. Aman kalsın. "Gerginliğini almaya çalışıyordum." dedi ve elini kafasındaki yeşil peruktan geçirdi. Kısa bir süre bakıştıktan sonra gözlerimi kaçırdım ve "Teşekkür ederim." dedim. Kuralı ihlal ediyordu, beni önemsememesi gerekiyordu ama bir şey söylemeyecektim. Her şeyi oluruna bırakmak bazen çok daha iyiydi. Çok düşünmek bana hiçbir şey kazandırmamıştı.

"Oğuz V for Vandetta olacakmış. Haberin olsun."

Sözünü dinledikten sonra kafama takılan soruyla kaşlarımı çattım ve gözlerimi tekrar gözlerine çıkardım. "Oğuz'un gerçek adı ne?" Biliyor olmalıydı, her şeyini biliyordu sonuçta.

Alkan dişlerini sıktı, onu düşününce yine çenesi kasılmıştı. Bir süre bekledikten sonra beklediğim cevabı verdi. "Alpaslan." Nefesimi tuttum. Alpaslan mı?

"Efendim Alp Bey."

"Üzgünüm efendim, patronun emri var."

"Bozmayacağız Alp Bey, patron alternatif yolları denememiz gerektiğini söyledi."

O gün kaçırıldığımda sinirlenen kişi...Oğuz yani Alpaslan mıydı? Sebebi neydi ki? Sebebi ne?

YANILSAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin