Keyifli okumalar <33
&&&&&
Acıkmıştım.
A Ç T I M!!!
O kadar açtım ki her an Aktan'ın herhangi bir yerini tutup ısırabilirdim.Dakikalardır, hatta saatlerdir öylece oturuyorduk. Telefonumu çıkarıp saatin kaç olduğuna baktım, saat 18.02 olmuştu ve hepimiz acıkmaya başlamıştık. Benim karnım guruldamaya başlamıştı, ama şu an bundan utanacak durumda değildim. Zaten onların da benim karnımın gurultusuna takılacaklarını düşünmüyordum.
Serkay defalarca "azrail abi elindeki mızrağıyla bana doğru geliyor, azrail abi nolur canımı alma abi" diyerek kendini yerlere atmıştı. Merve kollarını göğsünde birleştirip hiç konuşmadan oturmaya devam etmişti, bir şeyler düşünüyor gibiydi.
Uraz ve İlayda arada bir birbirlerine bakıyor, sonra da bakışlarını kaçırıyorlardı. Aktan karnımın gurultusunu her duyduğunda karnıma bakıp gülüyordu. Hoperlördeki adamdan ise ses seda yoktu.Serkay "abi yeter açlıktan öleceğim şimdi, yiyeceğim ben bunları öleceksem de tok bir şekilde ölürüm" dedi ve kanepeden kalkıp karşı duvara ilerledi, duvarın önüne bıraktığımız kese kağıdı torbalarından birini eline alıp açmaya başladı.
Uraz "onları yemeyi aklından bile geçirme Serkay" diye bağırsa da Serkay onu dinlemeyip, çıkardığı sandviç paketini açıp, büyük bir iştahla yemeye başladı. Onu izlerken hepimizin ağzından tek bir kelime çıkmıştı, o da "GERİZEKALI!" olmuştu.
Dakikalar sonra Serkay sandviçi ile gofretini yemişti ve su içip karnını okşuyordu. Oturduğu yerden kalktı ve tekrar koltuğa oturdu. Aktan kafasını Serkay'a çevirdi "zıkkım yeseydin!" Serkay da ona dönüp "az önce o kadar açtım ki zıkkım bile yerdim" dedi ve hepimiz gülmeye başladık.
Uzun süredir sesi çıkmayan hoperlördeki adam "neşeniz bol olsun" dedi ve onun sesini duymamızla beraber, var olan azıcık neşemiz de yok oldu.
Serkay "senin sesini duyana kadar çok neşeliydim" dedi ama hoperlörden herhangi bir cevap gelmedi.
Saatler geçerken Serkay hariç hepimiz açlıktan kıvranıyorduk. Her birimiz bir şeyle ilgileniyorduk. Ben hala etrafı inceliyordum, Serkay ise "şarjımızı boşuna tüketmeyelim" diyerek anlaşma yapmamıza rağmen telefonundan oyun oynuyordu. Uraz ve İlayda koltukta yan yana oturmuş öylece bizi izliyorlardı. Aktan odadaki masanın çekmecesinde bir çakı bulmuştu ve can sıkıntısından duvara rastgele resimler kazımaya başlamıştı. Merve ise odanın köşesine geçmiş, kafasını eline yaslayıp Serkay'ı izleyerek bir şeyler düşünüyordu. Bir dakika bir dakika, Merve neden Serkay'a bakıp bir şeyler düşünüyor Güneş? Ben de bilmiyorum iç ses. Merve, Serkay'a bakarak ne düşünüyordu ki?
Kıstığım gözledimle Merve'yi izleyip onun bu tavırlarını kendi kendime sorgularken Aktan'ın yanıma yaklaştığını hissettim. Bakışlarımı Merve'den çekip Aktan'a yönelttim. Kulağına doğru yaklaştım "sence neden Merve, Serkay'a öyle bakıp bir şeyler düşünüyor? Aktan da kulağıma yaklaştı "ondan hoşlanıyor..."
Bu sözleri duyunca kaşlarım havalandı "bu imkansız, Merve'nin sevgilisi var!" Aktan neden böyle düşünmüştü ki?Aktan gözlerini kısarak bana baktı "hadi ama Güneş, Merve'nin Burak'a aşık olduğunu düşünüyor musun gerçekten?" Evet, düne kadar böyle düşünüyordum ama bugün Merve'nin Burak'ın aramasını meşgule atması ve söyledikleri aklıma gelince Aktan'a verecek bir evet cevabımın olmadığını fark ettim. Ben dudaklarımı birbirine bastırıp susarken o konuşmaya devam ediyordu. "Bir gece Uraz ve Serkay'la beraber içmeye gitmiştik. Ben ve Uraz da içmiştik ama aklımız yerindeydi. Bu gerizekalı Serkay o kadar çok içti ki zil zurna sarhoş oldu, neredeyse kör olacaktı. Sarhoşken anlattı herşeyi, hani Serkay annesine mutlu olacağına dair söz vermişti ya, işte annesi öldükten sonra ilk defa Merve'nin başkasına aşık olduğunu düşündüğü için ağlamış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
16 Numara Serisi
RandomOldukça sıradan bir hayata sahip olan Güneş ve arkadaşları, vakit geçirmek için yeni açılmış bir korku evine giderler fakat hiçbir şey sandıkları gibi olmayacaktır. Altı genç, kendilerini bir anda oraya hapsedilmiş olarak bulurlar ve bir tarafta ise...