28. Bölüm "Gitme"

52 9 7
                                    

Keyifli okumalar dicem de ne kadar keyif alırsınız bilemem orasını wşfksld

&&&&&

İlahi Bakış Açısı...


"Nerede kaldı lan bu ambulans?!" diye bağırdı Aktan, elindeki ceketi Güneş'in karnına bastırırken.

"Gelir birazdan" dedi Bora, o da elindeki ceketi Güneş'in sağ göğsüne bastırmakla meşguldü. Ecrin ise Güneş'in başını dizlerinin üzerine almış, onunla iletişim kurmaya çalışıyordu.

"Güneş" dedi Aktan tekrar. Dakikalardır onun adından başka bir şey dökülmüyordu dilinden. Kelime dağarcığındaki tüm kelimeler bir bir yok olmuştu da geriye sadece karısının ismi kalmıştı sanki. Sadece Güneş...

"Bora sen doktor değil misin? Ne olur birşey yap" diyerek Bora'ya yalvardı Aktan. Şu yaşına gelene kadar kimseye yalvarmamıştı hiçbir şey için. Hep kendi başının çaresine bakmış, kimseye ihtiyaç duymamıştı ama söz konusu Güneş ise herkese yalvarırdı. Düşmanına bile...

Ama Bora'nın da elinden bir şey gelmiyordu. Burası hastane değildi ve Bora ona müdahale edemezdi. Elindeki ceketi biraz daha bastırdı kanayan açık yaraya, ardından tekrar Güneş'in nabzını kontrol etti. Bunu sık sık yapıyor, yaşayıp yaşamadığını kontrol ediyordu.

Parmaklarının altında atan nabzı hissedince şükretti içinden. Ardından yan tarafında duran kardeşine döndü ama o, kendinde değildi.

"Güneş gitme! Yalvarırım ölme tamam mı? Ölme Güneş. Gitme... Gitme, yalvarırım gitme..."

Aktan'ın bu halini görünce onun omuzunu sıktı "kendine gelmen lazım Aktan. Çok zor biliyorum ama soğukkanlı olman lazım."

"Olamam, olamam" dedi Aktan, delirmiş gibi kafasını iki yana sallayıp. Zaten şu anda delirmiş bir insandan pek farkı yoktu. Aklını kullanamıyordu, ne yaptığının ya da ne söylediğinin farkında değildi.

"Bak... Güneş'e hiçbir şey olmayacak. Ambulans birazdan gelecek ve hastaneye gideceğiz. Sonra da Güneş iyileşecek. Tamam mı?"

Aktan, Bora'ya baktı. Gözyaşları yüzünden onu bulanık görüyordu. "İyi olacak" dedi sorar gibi. Bora yine kafasını evet der gibi sallayınca ona güvenmek istedi. Sonuçta Bora doktordu. Birinin iyileşip iyileşmeyeceğini bilirdi, öyle değil mi?

"Hem Ela var, onun için ayakta durmak zorundasın."

Ela... Aktan, Ela'yı hatırlayınca kalbi biraz daha acıdı. Zaten kalbi bugün hep acımıştı çünkü bir şey olacağını hissetmişti. Seven insan hissederdi çünkü... "Ela" diyerek kızının ismini sayıkladı. "Ben, Ela'nın yüzüne bakamam ki." Bakamazdı, çünkü çocuğunun annesini koruyamamıştı.

"Ben kendimi onun önüne attım. O kurşunlar neden benim bedenime girmedi, neden?!" diye bağırdı Aktan.

Ecrin gözyaşları içinde Aktan'a bakarken, Bora "sanırım şu an sinir krizi geçiriyor" dedi. Şu an Aktan'la da ilgilenmek istiyordu ama Güneş'in durumu daha ağırdı.

Az sonra ambulansın siren sesleri duyuldu. Görevliler ellerindeki sedyeyle onlara yaklaştıkları sırada Bora "bak geldiler" dedi Aktan'a dönüp. Şu an Güneş'le ilgilendiği için sinir krizi geçiren arkadaşı ile ilgilenemiyordu ama hiç değilse onunla konuşarak onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

16 Numara SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin