Keyifli okumalar :)
&&&&&
"Güneş... Uyan anneciğim..."
Oflayarak gözlerimi açtığımda, başımda annem dikiliyordu... Birkaç saniye sonra kendi odamda olduğumu gördüm. Beni buraya Aktan getirmiş olmalıydı... Keşke getirmeseydi, onun yanında uyanmayı tercih ederdim.
"Güneş..."
Duyduğum ses babama aitti. Hastaneye geldiğimiz günden beridir onu görmemiş, konuşamamıştım. Karakolda olduğunu ve Aslan'ın hastanesindeki görevlilerin sorgularıyla ilgilendiğini biliyordum. Sırtımı yataktan ayırıp oturur pozisyona geldiğimde "baba?" diye mırıldandım.
Babam oturduğu koltuktan kalkıp yanıma geldi ve bana sarıldı. Kollarımı ona sardığımda, burnuma traş losyonu kokusu dolmuştu. Babam hep böyle kokardı zaten...
Ayrıldığımızda bana gülümseyerek bakıyordu "nasılsın kızım? İyi misin?"
Kafamı salladım "iyiyim, ilaçlar biraz yorgunluk yapıyor sadece..."
"Olur o kadar yavrum. Siz iyileşin de..."
Annemin Ecrin'i uyandırdığı gözüme çarptı... Babam, yanımdan ayrılıp tekrardan koltuğa otururken konuşmasına devam etti "akşam yemeğinizi yemeniz için sizi uyandıralım dedik."
Aslında aç hissetmiyordum. Birkaç saat önce film izlerken çiğköfte yediğimiz için toktum. Ama eğer yemezsem, annem saatlerce söylenirdi. Heralde birkaç lokmayı zorla yiyebilirdim...
Ecrin'in "Ceyda teyze ben aç değilim ki yaa" diye hayıflandığını duyunca güldüm. Annem ise sözleriyle Ecrin'i susturdu "sus kız, ne yedin de aç değilsin ha? İkiniz de yiyeceksiniz! Sizi terliğimle döverim vallahi..."
Ecrin "tamam tamam, yiyeceğim" dedi hızla. Onun bu haline, küçük bir kahkaha atmıştım...
"Önce bir yüzünüzü mü yıkasanız kızlar? Makyajınızla uyumuşsunuz ve yüzünüzün ne hale geldiğini tahmin bile edemezsiniz..."
Babamın sözleriyle gözlerim kocaman açıldı. Doğru ya, makyajımla uyumuştum. Hızla yataktan inip banyoya koştum, aynı şekilde Ecrin de koştu. İkimiz de aynı anda banyoya girip kapıyı kapattığımızda, birkaç saniye birbirimize bakıp gülmeye başladık. Gerçekten de yaratıklara benziyorduk... Ecrin'i gecenin bir yarısı bu halde görsem korkudan bayılabilirdim. Ya da o beni böyle görse bayılabilirdi... Musluğu açtığımda, birbirimizin makyajını temizlemeye başladık.
Dakikalar sonra, biraz zor da olsa yüzümüzdeki tüm boyalardan arınmıştık. Benim canım arkadaşım Ecrin makyaj çantasını getirmişti ama makyaj temizleme suyunu getirmemişti. Yüzümüzü temizlerken, bu yüzden dakikalarca söylenmiştim ama o avucundaki suyu yüzüme atarak beni susturmuştu...
Banyodan çıkıp tekrar yatağıma geçtiğimde, annemin elindeki yemek tepsisiyle bana doğru geldiğini gördüm. Tepsiyi kucağıma bırakıp "hepsi bitecek" dedi itiraz kabul etmezcesine.
Dakikalar sonra sadece çorba içmiştim. Ecrin de annemin oluşturduğu baskıdan dolayı çorbasını içmiş ve diğer yemeklerden de bir iki kaşık yemişti.
Odada sessizlik hakimdi ve sessizliği bozan, babamın çalan telefonuydu...
Annem dirseğiyle, babamın koluna hafifçe vurdu. Bu annemin dilinde kim arıyor? demekti. Babam sakince "Ali" diyerek annemi yanıtladı ve telefonu açıp kulağına yasladı."Efendim Ali? Ne? Bu çok iyi bir haber... Tamam hemen geliyorum, siz de ben gelene kadar konuşturmaya çalışın..."
Babam telefonu kapattığında merakla ona bakıyordum. O da bizi daha fazla meraklandırmayıp konuşmaya başladı "Aslan'ın sağ kolu ve aynı zamanda kuzeni olan Cihan Birkan... Onu bulduk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
16 Numara Serisi
Ngẫu nhiênOldukça sıradan bir hayata sahip olan Güneş ve arkadaşları, vakit geçirmek için yeni açılmış bir korku evine giderler fakat hiçbir şey sandıkları gibi olmayacaktır. Altı genç, kendilerini bir anda oraya hapsedilmiş olarak bulurlar ve bir tarafta ise...