3. Bölüm "Karşılaşma"

184 14 3
                                    

Keyifli okumalarr :")

&&&&&

Acaba bu sefer ölüyor muydum? Bir ipin üzerinde yürüyordum sanki... İpin sonuna ulaştığımda ya bir uçurumdan aşağıya düşecektim, ya da çiçeklerle dolu bir bahçede huzurla dolaşacaktım.

Ama şu an kan kustuğum için ikinci seçenek bana bayağı uzakmış gibi hissediyordum. Sonunda kusman kesilince zorlukla ayağa kalkıp lavaboda ağzımı yıkadım. Ağzımda hala kanın tadı vardı ve bu iğrençti. Tükürebildiğim kadar tükürüp köşedeki diş fırçası ve diş macununa uzandım. İkisinin de ucuz ve kalitesiz olduğu çok belliydi ama hiç yoktan iyiydi, işimi görürlerdi.

Diş fırçasını paketinden çıkardım ve ucuna diş macunu sıkıp dişlerimi fırçalamaya başladım. Ağzımdaki kanın metalik tadı yok olana kadar fırçaladım. Sonunda tükürüp ağzımı yıkadığımda, sanki diş macununu değil de, sadece kan tükürmüşüm gibi bir görüntü çıktı ortaya. Banyodan çıkıp kendimi yatağa attığımda hiç hissetmediğim kadar yorgun hissetmeye başlamıştım.

Ayağa kalkıp sarsak adımlarla masaya doğru yürüyüp üzündeki su şişesini almaya çalıştım. Şişenin kapağını zar zor açabilmiştim, tam dudaklarıma şişeyi yaslayacaktım ki şişe ellerimin arasından kayıp gitti. Gözlerim git gide kararırken en son hatırladığım şey yere yığıldığımdı...

☢️

Gözlerimi açtığımda kaldığım odada olmadığımı gördüm. Bir sedyenin üzerindeydim ve kolumda bir serum vardı.

"Güneş."

Kafamı yana çevirdiğimde Leyla hemşirenin de burada olduğunu gördüm. Hızla, oturduğu sandalyeden kalktı ve yanıma geldi. "Sonunda uyandın, saatlerdir uyuyordun." Gözlerinde şefkat vardı.
"Kan kustum" dedim gözlerinin içine bakarak. Dolu gözleriyle bana bakarken kafasını olumlu anlamda salladı "biliyorum."

Serumu kontrol etti ve tekrar bana döndü "bekle, şimdi sana öyle birini getireceğim ki kötü hissettiğin her anı umutacaksın..."

Ne diyordu bu kadın? Ben çatık kaşlarla kimin geleceğini düşünürken, o çoktan odadan çıkıp gitmişti. Hafifçe doğrulup oturur pozisyona geldim, şu an daha iyi hissesiyordum gerçekten. Tabii bence kolumdaki serumun da bunda büyük bir payı vardı. Gözlerim kapıdayken merakla Leyla hemşireyi bekliyordum.

Odanın içinde göz gezdirdiğimde buranın hastanelerdeki kan alma odalarına benzediğini fark ettim. Birkaç dakika sonra ayak sesleri duyunca boğazımı temizledim ve gözlerimi kapıya diktim. Birkaç saniye sonra kapı açıldı ve ben, bana kalp krizi geçirtebilecek o manzarayla karşılaştım.

Hislerim beni yanıltmamıştı.

O an tüm gerçekler silikleşti. Tüm bu gerçeklik yok oldu. Sanki bu oda yok olmuştu, buradaki eşyalar yok olmuştu, Leyla hemşire yok olmuştu. Sadece o vardı, ve ben. Şu koskoca evren sadece ondan ve benden ibaretti.

Aktan.

Kanlı canlı karşımda duruyordu. Kolumdaki serumu sertçe çekip çıkardım. Gözlerimden yaşlar akarken "Aktan" dedim mutlulukla. Gözlerimden bir damla yaş daha kayıp gitti. Ama o yaş, bu sefer mutlu olduğum için akmıştı, üzüldüğüm için değil...

O kafasını yere eğdiği için beni görememişti ama ona seslendiğimde kafasını kaldırdı.

Göz göze geldik.

Kaşları anında çatıldı ve sertçe yutkundu. Bana bakarken "hayır" diye fısıldadığını işittim. "İyi değilim!" deyip kafasını iki yana salladı. Sonra kafasını Leyla hemşireye çevirdi ve "bana ne içirdiniz?" diye sordu.

16 Numara SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin