Keyifli okumalar...
&&&&&
Aktan'la evlenmemizin üzerinden bir hafta geçmişti ve şimdilik her şey güzel gidiyordu...
Babam birkaç kez bizi ziyarete gelmişti ve onunla neredeyse her gün konuşuyordum. Ama annemi defalarca arasam da, hiçbir aramamı yanıtlamamıştı. Babam ısrarla yumuşayacağını söylese de benim buna inanasım gelmiyordu...
Ecrin ve Bora ise hep bizdelerdi, tıpkı şu an olduğu gibi.
"Biz gelene kadar yemek işini halledin. Madem kendi evinizden çok bizim evimizde kalıyorsunuz, artık bazı sorumlulukları da üstlenmeniz gerekiyor..."
Aktan şu an beni zorla hastaneye götürüyordu. Günlerdir onu görmek, iyi olduğuna emin olmak için beni doktora götürmeye çalışıyordu ama onu bir şekilde geçiştiriyordum. Fakat bu gün hiçbir bahanemi kabul etmemişti ve doktora gideceğimizi söylemişti.
"Dışarıdan söylerim ben" dedi Ecrin.
Bora ise evimizin doktoru olarak hemen olaya el koydu "Güneş hamile ve dışardaki yiyeceklerle beslenmesi pek sağlıklı olmayabilir. Ev yemekleri yemesi çok daha iyi olur."
"Katılıyorum" dedi Aktan, bana montumu giydirirken.
"Off tamam ya, söz veriyorum ben yapacağım yemekleri" dedi Ecrin.
Bu haline gülüp çantamı koluma taktım. Aktan hazır olduğumu gördüğünde "hadi çıkalım" dedi. Botlarımızı giyip evden çıktığımızda, adımlarımız asansöre doğru ilerliyordu.
Asansöre binip aşağıya indiğimizde hızla apartmandan çıkıp kapının önündeki arabamıza atladık. Aktan arabayı çalıştırdığı için arabanın içi yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı.
Bana cesaret verip yol gösteren o yeşil gözlü, sarışın doktora gidiyorduk yine. O adamı ömrümün sonuna kadar unutamayacaktım sanırım...
Aktan arabayı sürerken, parmaklarıyla direksiyonun üzerinde sabırsızca ritim tutuyırdu. Onu ilk defa bu kadar heyecanlı görüyordum. İçindeki o heyecan, bana çok tatlı gelmişti. Gülümsedim.
...
Dakikalar sonra, doktorun kapısının önündeki koltuklarda oturmuş, sıramızı bekliyorduk. Başım Aktan'ın omuzuna yaslıydı, ellerim ise ellerindeydi. Bir hafta önce bu koltuklarda bir başıma ağlayarak oturuyordum... Ama şimdi yanımda Aktan vardı ve mutluydum. Nereden nereye dedim içimden.
"Güneş Çetin Karayel."
Doktorun odasındaki o gıcık hemşire adımı seslendiğinde oturduğumuz yerden kalktık. Onun soy adına sahip olmak, mutluluk vericiydi...
Doktorun odasına girdiğimizde, hemşire odadan çıkıp kapıyı kapatmıştı. Doktorun masasına doğru birkaç adım attığımızda, yüzüme ufak bir gülümseme yerleştirdim.
Adının Arda olduğunu öğrendiğim doktor bakışlarını bilgisayardan ayırıp bize çevirdi ve gülümsedi "Güneş'ti değil mi? Yanlış hatırlamıyorum."
"Evet" dedim kafamı sallayıp "Güneş..."
"Hoşgeldin" dedi ve Aktan'a baktı "sanırım kararını verdin."
"Evet" dedim yine, ardından ekledim "eşim bebeğimizin iyi olduğuna emin olmak istedi."
Doktor bu sırada Aktan'a elini uzattı ve onunla tokalaştı. "O halde ufaklığın durumunu öğrenelim."
Eliyle arka tarafımızdaki perdeyi gösterdiğinde o perdenin ardına doğru adımladık. Çantamı ve çıkardığım montumu Aktan'a uzattım. Ardından sedyeye uzandım ve kazağımı yukarı doğru sıyırdım. Pantolonumun düğmesini ve fermuarını açıp kasıklarımı da açıkta bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
16 Numara Serisi
AléatoireOldukça sıradan bir hayata sahip olan Güneş ve arkadaşları, vakit geçirmek için yeni açılmış bir korku evine giderler fakat hiçbir şey sandıkları gibi olmayacaktır. Altı genç, kendilerini bir anda oraya hapsedilmiş olarak bulurlar ve bir tarafta ise...