1. Bölüm "Gerçekler"

151 16 8
                                    

Keyifli okumalarrr <33

&&&&&                 

-21 Haziran / Korku Evindeki Son Gün

Yazarın anlatımıyla...

Güneş tir tir titreyen elleriyle Aktan'ın nabzını kontrol etti ama parmaklarının altında hiçbir hareketlilik hissetmedi. Oysaki Aktan'ın nabzı atıyordu ama Güneş bunu fark edemedi, çünkü elleri  titriyordu. Aktan'ın nabzı o kadar az,
o kadar yavaş atıyordu ki...

Şu an Aktan'ın öldüğünü sanıyordu ama Aktan yaşıyordu.

Saatlerce bıkmadan usanmadan onu sarstı, cevap vermesini beklemeden onunla konuşup uyanmasını bekledi.
Onun ağzından çıkacak herhangi bir kelimeye ihtiyacı yoktu, tek istediği Aktan'ın herhangi bir yaşam belirtisi vermesiydi. Gözünü açması, nefes alması ya da vücudunun herhangi bir uzvunu kıpırdatması Güneş için yeterliydi, ama Aktan bunları yapmıyordu. Daha doğrusu yapamıyordu.

Şu an bir ölüden farkı yoktu ama aslında yaşıyordu. İlk dakikalar Güneş'in çığlıklarını duymuştu ama tepki verememişti. Dudaklarını aralamıştı ama konuşamamıştı, gözlerini açmaya çalışmıştı ama göz kapakları kalkmamıştı. Elini uzatıp Güneş'in gözyaşlarını silmek istemişti ama ne kadar çabalarsa çabalasın, değil elini kaldırmak, parmağını dahi kıpırdatmayı başaramamıştı...

Güneş'e "ağlama sevgilim, ben ölmedim" demeyi o kadar istemişti ki o an. Ama git gide kapanan bilinci ona hiç de yardımcı olmuyordu. Güneş'in sesi git gide daha da uzaktan geliyordu sanki Aktan'ın kulağına... Birkaç dakika sonra Aktan'ın bilinci tamamen kapanmıştı, ama ölmemişti işte...

Onları izleyen Aslan bey Aktan'ın da öldüğünü ve sadece Güneş'in sağ kaldığını düşündü. Dudakları iki yana kıvrılırken yeni kurbanının kim olduğunu öğrendiği için seviniyordu. Yardım ekiplerinin onları bulmak üzere olduğunu biliyordu, kameralardan onları izlerken yardım ekiplerinin onları bulduğunu gördü.

Gelen sesler daha da yükselirken, Güneş Aktan'ı daha da hırslı bir şekilde sarstı. "Aktan bak geldiler, hadi uyan!" Ama Aktan yine uyanmadı.

Güneş yardım ekipleri içeri girer girmez daha fazla dayanamayıp yere yığılmıştı. Güneş'i Aktan'ın yanından aldılar ve Güneş ile Aktan'ın iki yapboz parçası gibi birleşmiş elleri birbirinden ayrıldı.

Aslan bey büyük bir merakla onları seyrediyordu. Bir hemşire eğilip Aktan'ın boynuna dokundu "yaşıyor" dedi diğer hemşirelere bakarak.

Kaşları çatıldı Aslan'ın. Nasıl yaşıyordu? Ölmemiş miydi Aktan? "Cihan" diye seslenip, kapıdaki adamını çağırdı yanına. Cihan ceketinin önünü ilikleyip "buyrun Aslan bey" dedi.

"Aktan Karayel ölmemiş, yapmanız gerekeni biliyorsunuz. İkisini aynı anda alırsak çok dikkat çekeriz, şimdi oğlanı alın, kızı sonra halledelim" dedi sert bir sesle.

Cihan kafasını salladı "tamamdır efendim, zaten kimi kimsesi yokmuş, cesedinin peşine kimse düşmez o
yüzden işimiz kolay olacaktır."

Aslan büyük bir dikkatle Cihan'ı dinlerken "güzel" dedi. Duyduklarından memnun olmuştu çünkü. Ama atladıkları bir şey vardı, Aktan kimsesiz değildi çünkü Güneş vardı... Cihan hızla odadan çıkarken. Aslan bey kahvesinden bir yudum aldı ve fincanı masaya bırakıp ayağa kalktı. Askıdaki o çok sevdiği bembeyaz doktor önlüğünü alıp giyindi ve odasından çıkıp hayalleri uğruna denek olarak kullandığı diğer insanların yanına gitti...

16 Numara SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin