12. Bölüm "Doğum Günün Kutlu Olsun"

73 7 15
                                    

Keyifli okumalar...

&&&&&

"Bu saat zaten senin olacaktı, çünkü benim bu hayatta, senden başka bir eşim olamaz... İyiki doğdun sevgilim..."

Hayretler içerisinde koluna taktığım saate bakarken, şu an neler hissettiğini bilmek için can atıyordum. Ela gözlerini bana çevirdiğinde, dudaklarının kenarlarının hafifçe kıvrılışına şahit oldu gözlerim.

"Bu çok değerli" diye mırıldandı saate dokunurken "teşekkür ederim..."

"Etme" dedim elini tutarken "bu saatin sana ait olması gerekiyordu..."

"Şimdi mantıken düşünecek olursak" dedi ve alt dudağını dişledi "bizim bir gün oğlumuz olursa, benim bunu ona takmam gerekiyor" dedi muzip bir tavırla. Ardından sırıttı.

"Sanırım, evet" dedim sadece gülümserken.

Beni kendine çekip sarıldığında, güzel kokusunu içime çektim ve kollarımı ona doladım.

"Artık eve gitmeliyim" dedim istemeye istemeye.

"Bu gece burada kalamaz mısın?" diye mızmızlandı küçük bir çocuk gibi. Ona gülümsedim, elimi yanağının üzerine koyarken "belki başka bir gün" dedim. Ardından sandalyeden kalktım ve elbisemin toplanmış eteğini düzelttim.

Aktan sandalyeden kalktı ve balkonun kapısını açıp içeri girdi. Ama bunları resmen ağır çekimde yapmıştı! Burada birkaç dakika daha fazla kalayım diye böyle yaptığını gayet iyi biliyordum...

"Hadi gidelim" dedi istemeye istemeye, telefonunu pantolonunun cebine atarken. Kafamı sallayıp çantamı koluma taktım ve kapıya doğru ilerledim. Ayakkabılarımı giyip kapıyı açtığımda, Aktan'ın ayakkabılarını giymesini bekliyordum.

Öylece etrafta göz gezdirirken, paspasın üzerine bırakılmış küçük, siyah bir zarf çarptı gözüme.

"Bu ne Aktan?" diye sordum, yere eğilip zarfı elime alırken.

"Ne, ne?" diye sordu, ardından elimdeki zarfı gördü. Zarfın ona gelmiş olabileceğini düşündüğüm için ona uzattım. Elimden aldı ve açıp, içindeki kartı çıkardı.

Donuk bakışlarla karta baktı birkaç saniye, ardından yutkundu ve birkaç tane küfür savurdu. Aktan'ın parmaklarının arasındaki kartı çekip aldığımda, üzerinde yazana baktım.

"Doğum günün kutlu olsun :)"

Beynimde şimşekler çaktı.

"Bana gönderilen çiçeğin üzerindeki kartta yazan yazının aynısı, aynı kişi yazmış" dedim sinirle dişlerimi sıkmadan önce.

"Yani Aslan" dedi Aktan, sinirle. Elimdeki kartı çekip aldı ve buruşturup bir köşeye fırlattı. Kolunu omuzuma atıp beni kendine doğru çekerken "sakın korkma tamam mı?" diye fısıldadı. "Yaptığı tek şey göz dağı vermek... Hiçbir şey yapamaz."

Kafamı salladım sadece. Kapıyı kapatıp belimi kavradığında, beraber asansöre doğru yürümeye başlamıştık.

Kısa sürede aşağıya indiğimizde, sitenin otoparkına doğru ilerliyorduk. Dışarıda kalıp Aktan'ın arabayı otoparktan çıkarmasını beklemek istesem de Aktan bunu asla kabul etmemişti.

Sonunda Bora'nın, Aktan'a aldığı arabaya bindiğimizde, ikimiz de sessizdik. Araba gerçekten güzeldi... Ucuz bir şeye benzemiyordu, Bora masraftan kaçmamıştı. Arabanın rahat koltuğuna biraz daha yayılırken, kollarımı göğsümde birleştirdim. Az sonra Aktan arabayı otoparktan çıkardı ve ilerlemeye başladık.

16 Numara SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin