Keyifli okumalar...
&&&&&
Koştum.
İçimdeki tonlarca yükle koştum.
Neden karşılaşmıştım ki o küçük kız ve dedesiyle?Koşmayı bırakıp caddeden geçen bir taksiyi durdurup hızla bindim. Şansım vardı ki takside müşteri yoktu. "Nereye gidiyoruz hanımefendi?" diye sordu taksici adam. Nefes nefese evimin adresini verdim. Herkesten, herşeyden kaçmak istiyordum. Ben içimdeki acıyı görmezden gelmeye çalıştıkça, herşey bana içimdeki acıyı hatırlatıyordu.
Camdan dışarıyı seyrediyordum, yağmur hafif hafif yağmaya başlamıştı ve taksinin radyosunda kısık sesli bir şarkı çalıyordu ;
Eskiye dalıyor gözüm, dalmasın da ne yapsın,
Bugün günlerden o gün, sanki döndün hayattasın,Evrenin bir oyunu muydu bu bana? Neden hep böyle duygusal şarkılar duyuyordu kulaklarım? Evren de benim acımı unutmamı istemiyordu, acı çekmemi istiyordu..
Bak güneş batıyor işte, bir gün daha yakınız,
Bu yağmur sensin işte ordasın, gökyüzünde.Aklıma düşüyor yüzün, gülümser gibi ayrılışın,
Artık sayılı zaman değil, müebbet yanlızlığım...Elimin tersiyle gözlerimi silerken, şarkı çalmaya devam ediyordu.
Kaç yıl oldu gideli, kaçıncı uykundasın?
Hangi rüzgar aldı seni? Hala üşütüyor beni.Aklıma düşüyor yüzün, gülümser gibi ayrılışın,
Artık sayılı zaman değil, çok, çok yanlızım...Ben kalbimdeki acıyla kıvranırken dakikalar bir bir geçmeye devam ediyordu. Gözlerim kapanmak istiyordu ama şimdi olmazdı.
Taksi durduğunda evin önüne geldiğimizi fark ettim. "Borcum ne kadar? diye sordum taksiciye buz gibi bir sesle. Kendimi göremiyordum ama ölü gibi göründüğüme emindim.
"38 TL."
Cebimdeki son 50 lirayı taksiciye uzattım. Parayı uzatmak için elimi havaya kaldırana kadar, ellerimin titrediğini fark etmemiştim. Taksici para üstünü uzatırken bana acıyormuş gibi bakıyordu. Acımakta haklıydı, çünkü acınacak haldeydim. Durumum içler acısıydı.
Taksiden inip hızla apartmana koştum. Apartmana girdiğimde asansörü beklemeden hızla merdivenleri çıktım. Başım dönüyordu ve midem bulanıyordu ama problem değildi. Saat geç olmuştu, muhtemelen yorulduğumdan ve yemek yemediğim için aç olduğumdan kaynaklanıyordu bunların hepsi. Cebimden anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım ve ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girdim.
Gözlerim kararıyordu, annemin oturma odasında oturduğunu gördüm. Bir an önce odama gitmem gerekiyordu, anahtarımı portmantoya fırlatıp bir adım attım, ama ikinciyi atamadım. En son gördüğüm şey ise "Güneş!" diye bağırıp bana doğru koşan annemdi...
☢️
"Anne."
Dudaklarımın arasından çıkan ilk kelime buydu. İlk defa onu yanımda görmek istiyordum. Bana yaptıklarını, daha doğrusu yapmadıklarını unutmamıştım ama onu istiyordum. Affetmiş miydim? Elbette hayır, ama annemdi işte. Yaptıklarıyla, yapmadıklarıyla, herşeyiyle annemdi...
Elimde bir el hissettim...
"Efendim kızım" dedi annem, sesinin tınısında şefkat vardı. Sahiden bana öyle davrandıkları için pişman olmuşlar mıydı? Bir şans vermeli miydim onlara? Bilmiyordum ama buna şu an karar verecek durumda değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
16 Numara Serisi
De TodoOldukça sıradan bir hayata sahip olan Güneş ve arkadaşları, vakit geçirmek için yeni açılmış bir korku evine giderler fakat hiçbir şey sandıkları gibi olmayacaktır. Altı genç, kendilerini bir anda oraya hapsedilmiş olarak bulurlar ve bir tarafta ise...