26. Bölüm "İngiltere Sokakları"

49 9 5
                                    

Keyifli okumalarrr.

&&&&&

Herkesin hayalleri vardır. Kimisi gerçekleşmesi zor olan, imkansıza yakın şeyler hayal eder, kimisinin hayalleri ise basit ama huzurludur... Ben hayalini kurduğum şeylerin imkansız olduğunu düşünürdüm hep, ama tüm hayallerim bir bir gerçekleşmişti... Aktan'ın hayatında bir yerim olsun istemiştim, onun hayatı olmuştum. O korku evinden çıkabilmeyi istemiştim, biraz acı olsa da çıkmıştım. O hastaneden kaçmayı başarabilmeyi dilemiştim, başarmıştım. Anne olmayı dilemiştim. Çünkü hayatım boyunca sevilmemiştim ve beni sevecek tek insanın, bebeğim olabileceğini düşünmüştüm. Beni koşulsuz şartsız sevecek tek kişinin, çocuğum olabileceğini düşünmüştüm. Ve bir bebeğe de sahip olmuştum...

Şimdi bebeğim ve sevdiğim adamla beraber, bir uçağın koltuğunda oturuyorduk. Ben tüm hayallerimi gerçekleştirmişken, Aktan'ın hayallerinin gerçekleşmemesi beni üzerdi. Kendi kendime söz vermiştim, Aktan'ın tüm hayallerini gerçekleştirecektim...

Başımı Aktan'ın omuzuna yasladım. Ela pusetin içindeydi ve puset de Aktan'ın kucağındaydı. Emziğini emip bize bakıyordu. Arada bir huysuzlanıyordu ama genel olarak sakindi... Zaten az sonra uçak iniş yapacaktı, saatlerdir yoldaydık. Otele geçince daha rahat ederdik.

"Sen bizi mi inceliyorsun?" dedi Aktan gülerek ona bakarken. Elleri sürekli olarak Ela'nın üzerindeydi, ona dokunup seviyordu onu. Biraz da koruma içgüdüsü vardı tabi.

Aktan'ın koluna sarıldım "benim pabucumu dama attın kızın olduktan sonra..."

Bana döndüğünde gülümsüyordu. Kafasını biraz eğip yanağımı öptüğünde "senin yerin ayrı, onun yeri ayrı" dedi "hem ben asla senin pabucunu dama atmam. O büyüyecek, okulunu okuyacak ve bir mesleğe sahip olup ayaklarının üzerinde durabildiğine emin olduktan sonra yanımızdan gidecek." Derin bir nefes aldı "o gidecek, ama sen ölene kadar benimle kalacaksın..."

"Evet" dedim gülümseyip "sen yaşlanana kadar, yüzün kırış kırış olana kadar, hatta bastonla gezinceye kadar seninle olacağım."

"Bizi öyle hayal ettim bir an" dedi gülerken "bastonlarımızla beraber gezdiğimizi hayal etsene... Ya da sen bir şeyler söylersin ama ben ne söylediğini anlamayıp sürekli 'ne?' diye bağırırım falan."

Sessiz, ufak bir kahkaha attım. Onunla yaşlanmak benim için dünyanın en güzel şeylerinden biri olabilirdi.

Biraz daha muhabbet ederek vakit geçirdik ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Herşey çok hızlı gerçekleşmişti. Uçaktan inmiş, havalimanından çıkmıştık ve bir taksiye binmiştik. Taksiciye yarım yamalak İngilizcem ile oteli tarif etmiştim ve şimdi otele gidiyorduk.

Taksinin camından Londra'yı hayranlıkla seyrederken "çok güzel" dedim hayranlıkla. Aktan'ın neden buraya gelmek istediğini daha iyi anlıyordum artık. Çok güzeldi burası, hayran olabileceğim kadar güzel...

"Evet" dedi Aktan da benim gibi dışarıyı seyrederken "yanımda sen varsın, o yüzden daha da güzel." Onu uzun zaman sonra ilk defa bu kadar mutlu görüyordum. O mutluysa, ben de mutluydum.

...

Otele geldiğimizde çalışanlardan biri odamıza kadar bize eşlik etmişti. Aktan, Ela'yı beşiğine yatırırken ben de kıyafetlerimizi dolaba yerleştiriyordum. Oda genel olarak gri ve beyaz renklerle döşenmişti, sade ve şıktı. Duvar boydan boya camdı ve Londra resmen ayaklarımızın altındaydı.

İşim bitince elimi cama yaslayıp şehir manzarasını seyrettiğim sırada Aktan'ın arkamdan bana sarıldığını hissettim. Enseme hafif bir öpücük bırakıp bana daha sıkı sarıldığında ise gülümsedim. Ardından aklıma gelen şeyle birlikte gözlerim kocaman açıldı ve ondan ayrıldım. Bavuluma doğru ilerledim ve en alta koyduğum kutuyu çıkartıp Aktan'a doğru yaklaştım.

16 Numara SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin