Keyifli okumalar :)
&&&&&
"Ben Aslan Birkan, sizin deyişinizle hoperlördeki adam."
Ve işte o an, başımdan aşağıya kaynar suların döküldüğünü hissettim...
Ağzımın içimden kısık sesli bir küfür kaçtı ama onun duymadığına emindim. İçimde onu duyamayacağı, hatta asla sayamayacağı kadar çok küfür dolanıyordu. Hırsla ayağa kalkıp ona doğru yürüdüm. Dudağının kenarında ufak bir yara vardı, sanırım biri yumruk atmıştı.
Kim atmışsa içimden o kişiye ellerine sağlık dileklerimi göndermiştim. Öfkeyle yumruğumu sıkıyordum, hatta o kadar sıkıyordum ki tırnaklarım avuç içlerimi acıtıyordu. Derin bir nefes alıp yumruğumu ağzına geçirdim.
Bir iki adım geri sendeledi ve kafasını kaldırıp bana baktı. Dudağının kenarındaki kabuk bağlayan yara attığım yumrukla tekrar yarılmıştı. Kan damlası çenesine doğru süzülürken avucuyla dudağını silip bakışlarını avucundaki kana indirdi.
"Adi piç!" diyerek yumruğumu kaldırdım, ikinci yumruğumu da tam gözüne armağan edecektim ki bileğimi kavrayıp beni yüz üstü duvara ittirdi. Diğer bileğimi de kavrayıp ikisini de birleştirerek kalçamın biraz yukarısında sabitledi. Diğer elini de sırtıma bastırmıştı ve duvar göğsümü acıtıyordu. Artık hareket edemiyordum.
"Küçücük boyu var, türlü türlü huyu var sözünün karşılık bulmuş hali sensin sanırım" dedi alayla. Ses tonundan keyifli olduğunu anlayabiliyordum, çünkü beni alt ettiğini düşünüyordu.
Yanağım duvara yaslıydı, birkaç saniye boyunca nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Derin bir nefes alıp gücümü toparlamaya çalıştım "boyu değil, işlevi" diyerek onu yanıtlayıp ayağımı kaldırıp geriye doğru, onun dizine denk gelecek bir şekilde arkaya ittirdim. Sert tekmem onun dizine denk gelirken acıyla inledi. Bu halinden faydalanıp bileklerimi onun elinden kurtardım, önüme dönüp kasıklarına sert bir tekme attım ve yüzüne de bir yumruk...
Ama sanırım kasıklarına fazla sert bir tekme atmıştım, büyük ihtimalle bir daha çocuğu olmayacaktı. Acıyla daha yüksek sesli bir şekilde inleyince belindeki silahı bana doğrulttu ve olduğum yerde durdum. Benden biraz uzaktaydı, eğer yakınımda olsaydı silah doğrultan eline tekme atıp silahı düşürmesini sağlayabilirdim. Yaklaşmayı her ne kadar istesem de bu herif ona yaklaşır yaklaşmaz ateş edecekmiş gibi bakıyordu gözlerime.
"Neden beni buraya kapattın orospu çocuğu?" diye sordum öfkeyle. Keşke o silahtaki tüm kurşunları onun kafatasına boşaltabilseydim şu an.
"A ah, senin gibi bir kız çocuğunun ağzına yakışıyor mu bu kelimeler, ne ayıp!" dedi alaycı bir sesle. Dişlerimi o kadar sıkıyordum ki her an bir tanesi kırılabilirdi."Keşke gebersen, keşke İlayda'nın öldüğü gibi, Uraz'ın öldüğü gibi, Merve'nin öldüğü gibi, Serkay'ın ökdüğü gibi ölsen. Ya da dur dur, ölmesen, acı çeksen, işkence görsen ama ölmesen. Ölmek için yalvarsan ama ölmesen." En büyük dileğim şimdilik buydu...
Dişlerini göstererek sırıtmaya başladı "peki Aktan'ın ölümü?"
Derin bir nefes aldım, Aktan'ın yaşadığını bildiğimi bilmemesi gerekiyordu. Babamlar mutlaka bir ip ucu bulmuşlardı, eğer Aktan'ın yaşadığını bildiğimi söylersem yakalanmamak için tedbir alırdı ve babamların işi zorlaşırdı. Ya da bildiğimi öğrenirse Aktan'ı başka bir yere götürebilirdi. Aktan'ın burada olduğunu tüm benliğimle hissediyordum ve emindim, Aktan çok yakınımdaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
16 Numara Serisi
De TodoOldukça sıradan bir hayata sahip olan Güneş ve arkadaşları, vakit geçirmek için yeni açılmış bir korku evine giderler fakat hiçbir şey sandıkları gibi olmayacaktır. Altı genç, kendilerini bir anda oraya hapsedilmiş olarak bulurlar ve bir tarafta ise...