24. Bölüm "27 Ağustos"

58 8 29
                                    

Keyifli okumalar...

&&&&&

"Abi, bir sakinleş! Sakin kafayla konuşalım..."

Aktan elindeki kristal bardağa ufak bir bakış atıp içindeki son damla viskiyi içti ve bardağı sertçe yere fırlattı. Kristal bardak saniyeler içinde yüzlerce parçaya bölünürken Aktan, ateş saçan gözleriyle bardağı izledi.

"Ne sakin olacağım Allah aşkına Bora?!" dedi sertçe, "orospunun çocuğu açık açık tehdit ediyor aylardır... Onun ayağına gidip beni öldürmesine izin vermezsem, Güneş'e zarar verecek!"

Bora gerginlikle anlını sıvazladı ve kardeşim dediği adamın öfkeden kıpkırmızı kesilmiş yüzüne baktı. Aktan ve Güneş için çok üzülüyor, çok korkuyordu. İkisinden birinin azıcık bile olsa zarar görme ihtimali onu kahrediyordu. Bir de daha doğmamış yeğeni vardı...

Evet doğmamıştı, ama Bora onu çok seviyordu.

"Ne yapacaksın?" diye sordu Bora. Aktan'ın bir delilik yapmasından çok korkuyordu. Çünkü Aktan, Güneş ve doğmamış çocuğu için gözünü bile kırpmadan kendini feda ederdi, bunu biliyordu.

"Eskiden olsa, Güneş rahat yaşasın diye onun yanına gidip beni öldürmesine izin verirdim" dedi Aktan.

"Ben vermezdim!" diye çıkıştı Bora "sensiz ne yaparım ben oğlum?!"

Aktan sırıttı "bazen bana aşık olduğunu düşünüyorum Bora..."

Bora yüzünü buruşturup gözlerini devirdi "evet Aktan, sana çok aşığım. N'olur evlen benimle!"

Aktan dudaklarını büzdü ve elini havaya kaldırıp parmağındaki yüzüğü gösterdi "evliyim, şansını kaybettin bebek!"

Ardından aralarındaki bu muhabbet son bulunca, asıl konularına geri döndüler. Aktan derin bir iç çekti "benim bir çocuğum var Bora, onu daha görmedim ki ben... Hem ben ölemem. Benim de babam öldü ve onlar ölünce başıma neler geldiğini bir ben bilirim, bir de Allah. Ya ben ölürsem ve kızım da benim yaşadıklarımı yaşarsa?"

"Ölmekten bahsedip durmasana Aktan!" dedi Bora, sabrının son demlerindeydi. Aktan'ın ölme ihtimalini düşünmüyordu bile. Eğer düşünürse, kalbi o düşüncenin ağırlığı altında ezilirdi... "Hem sence ben yeğenimin kötü bir hayat yaşamasına izin verir miyim?"

Aktan gülümsedi hafifçe "vermezsin..." Vermezdi, Aktan zaten bunu biliyordu. Masanın üzerindeki viski şişesine uzanıp onu kavradı ve birkaç büyük yudum içti. Eğer bir gün ona ve Güneş'e bir şey olursa, kızlarına sahip çıkacak ilk kişiler Ecrin ve Bora olurdu... Aktan onlara baktıkça Uraz'ı, İlayda'yı, Merve'yi ve Serkay'ı hatırlıyordu. Onları unutması imkansızdı. Aktan'ı, o karanlık hayattan çekip çıkaranlar onlardı... Onları hatırlayınca, kollarının arasında can verişlerini bir kez daha anımsayınca, öfkesi daha da harlandı. Aslan'dan biraz daha intikam almak istedi.

"Güneş'e bir şey çaktırma sakın. Gerçi çaktırmayacağını biliyorum ama ben yine de uyarayım" dedi Aktan, elindeki içki şişesini daha sıkı kavrarken. O kadar sıkıyordu ki, şişe az sonra ellerinin arasında binlerce parçaya bölünebilirdi.

"Merak etme" dedi Bora, kafasını sallayıp.

Aktan, Aslan'la olan konuşmalarını Güneş'ten saklıyordu. Hamileyken stres yapmasını istemiyordu ama bir yanı da Güneş'ten bir şeyler sakladığı için hiç rahat değildi. Fakat haberi yoktu ki bir şeyleri saklayan tek kişi o değildi. Güneş'in de sakladığı çok büyük şeyler vardı...

16 Numara SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin