13

6.9K 321 51
                                    


Durdurun beni dayanamıyorum.

Ali '

Aniden duyduğum fren sesi ile refleks olarak kendimi öne doğru attım. Tam da o anda beni şok eden bir hızla önüme kadar  gelmiş olan  Kenan' ın kollarına   düştüm. Daha doğrusu  eğilip beni kucaklamasa asvalta düşüyordum.

Asvalt bile ağladı halime. Kargalar da gülmüş olabilirdi. Emin değilim.

Sıkıca kapattığım gözlerimi bir saniye bile açmaya cesaret edemeden beni taşımasına izin verdim. Dahası beni taşıyanın o olduğunu bilmek kalbimi hızlandırmıştı. Ben ne bahtsız bir genç idim. Bu ne biçim bir ilk karşılaşmaydı.

Annem hep haklıydı. Zevzeğin ve sakarın tekiydim. Ama o beni böyle seviyordu. Ya peki yeni arkadaşım, O da beni böyle sever miydi?

Yanağıma değen nefesini hissettiğimde sesini de ilk kez duydum.

-Ali?

-Ali?

-Aç gözünü iyisin merak etme.

Kalbim duracaktı, o nasıl tok ve sakin bir ses tonuydu.

Önce tek gözümü açtım, birden iki gözümle onu görmem tehlikeli olabilirdi.

Bana şaşkın ve gülerek bakan ifadesini görünce biraz rahatladım ama kalbim daha da çok çarpmaya başladı.

Etkileniyor muydum ondan yoksa abartıyor muydum, bu garip duyguların ne olduğunu en kısa zamanda Enis'e ve anneme sormalıydım. Çünkü bu kesinlikle arkadaşça değildi.

-Aç hadi iki gözünü de. Korkma o kadar yakışıklı değilim.

Gözlerim yuvalarından fırlayacak gibiydi. Çok mu belliydim.

Yavaşça kollarından doğrulup ayağa dikildim o da benimle bir ayağa dikildi.

Boyu benim bittiğim yerden devam edince gözlerim gözleri ile birlikte  yukarı kaydı. Yutkundum. Uzundu. Çok değil ama benden uzun. Oldukça. Çünkü ben kısaydım.

1.68 boy kızlar arasında bile  uzun sayılmazken ben erkek halimle  boyumdan dolayı süt çocuğu muamelesi görüyordum hep.

Arkadaşsız yaşamımda  düşünce karmaşam, karşı tarafla iletişime kapalı olduğundan ağzım kapalı ,aklıma ilk  geleni yaptım.

Elimi yavaşça kaldırıp başının üstüne hizaladım, parmaklarımı beş karış açıp aşağı doğru, kafama kadar karışlayarak ölçtüm.

Tam iki karış vardı. Benim el ölçümüme göre muhtemelen 1.84  civarıydı. Kafamı salladım anlamış bir ifade ile.

'hııığğ evet ondan benim burnum senin göğsüne değiyor' ''

Tekrar anlamış gibi başımı salladım.

Bunları iç sesimle konuştuğumu zannederken Kenan'ın kahkası ile kendime geldim. Gözlerimi gözlerine çıkardım.Bana mı gülüyordu o? Kaşlarımı çattım. Saf olabilirdim ama salak değildim.

-Utanmıyo musun küçücük çocuğa gülmeye? Hı?

Elini uzatıp  bileğimi yakaladı. Sonra da gözlerinden yaşlar akana kadar güldü.

-Ağlıyo musun sen? Deyip burnunun ucuna kadar girip yüzüne dikkatle baktım, daha çok güldü,  sonunda benim şaşkın halime bakıp zar zor kendini bastırdı.

-Ali, harbi safsın sen ya, oğlum ne komik çocuksun sen lan? Gel hadi şuraya beş dakika bir soluklanalım , karnım ağrıdı.

Bileğimden çekip motorun yanına götürdü. Motorun üstüne oturdu. Elimi çeneme dayayıp düşündüm, daha şimdiden bir ton aksiyon vardı. Bugünün devamı onunla  nasıl geçecekti?

__Bölüm Sonu__

🍼Ohhh aslan sütümüde şuraya bırakayım.

Burda yağmur durdu
01.18
Muhteşem bir toprak kokusu var.
Ya orda?













Safir {Tamamlandı} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin