75

2.4K 130 40
                                    


Haydeğ.

&

Göçmen abi ile uğraşmak dünyanın en eğlenceli uğraşı olmaya başlamıştı benim için, çünkü yaşına başına, olgunluğuna, zekasına, tavrının ağırlığına rağmen acayip saf biriydi, ne desem beni kırmayıp yapıyordu hemen, Ali'nin hastaneye yattığı ve çıktığı günlerde o kadar sık bir araya gelmiştik ki ona iyice alışmaya başlamıştım ve yanında kendimi çok iyi hissediyordum.

Zengin bir ailenin çocuğu olarak büyüyenlerden farklı olarak ailem benim şımarmamdan pek hoşlanmazdı. Özellikle babam. İyi anlaşırdık beni severdi ama gerçek tabiatımda olan şımarma huyumu hiç sevmezdi. Genelde arsız olmamam konusunda nutuk çekerdi.Kendi olduğum gibi sevilmek ve kabullenilmek istesem de öz ailem buna asla müsaade etmezdi.

Göçmen abiyle ise durum bunun hep tam tersiydi. Ne kadar şımarırsam şımarayım, ne kadar arsızlık yaparsam yapayım asla beni üzecek bir şey demiyor ve beni geri çevirmiyordu.

Kalıbına, çatık kaşlı korkutucu ifadesine ters olarak çok şevkatli bir mizacı vardı. En azından bana karşı. Ben de onun bu mizacı ile haşır neşir olmaktan çok mutluydum. Öyle ki çoktan iki gece evinde kalmıştım bile. Zaten ne olduysa da o gecelerden sonra olmuştu.

Abi diyordum ama ondan hoşlanmaya başlamıştım. Ne yapacağımı bilemiyorken elimden gelen tek şey yine ona şımarmak ve arsızlık yapmak oluyordu. O da ne kadar söylenirse söylensin yine benim her istediğimi yapıyordu. Bağımlısı olmaktan korkuyordum.

Beni motorla aldıktan bir saat sonra onun evindeydik ve kapıdan içeri girdiğimizde hala biraz kızgındı bana.
"Gir içeri, aç benim dolabımı üstüne başına sıcak bir şeyler giy hemen, ben de sobayı yakacağım."

Hastaydım ve sümüklerim akıyordu.Burnumu çektim üstümdeki deri montunu çıkarırken.

-Na öyle çekersin burnunu laf dinlemezsen işte.

Sessizce montunu uzattım. Alıp dolaba astı.
" -Gir hemen içeri, bakma yüzüme öyle kedi enciği gibi."

Benden önce arkasını dönüp içeri yürümeye başladı. Peşine takıldım.

Ardı sıra paytak paytak içeri girerken yüzüme yerleşen şeytani gülüşe engel olamıyordum.
"-Gülme, küçük şeytan. Daha kötü hasta olursan sorarım hesabını."

Anında sırıtışım yüzümde dondu.

-Götünde gözün mü var ya?

-Homurdanma küçük şeytan.

Yanından sıyrılıp o bana söylenerek lavaboya giderken ben de odasına gittim.

Bir kaç gün önce birlikte uyuduğumuz yatağının olduğu odaya.

Sırf onu kızdırmak için üstüme sıkı giyin dediği halde ince bir mont almıştım. O da çıkarıp kendi montunu bana zorla giydirince yaptığıma biraz pişman olsamda artık çok geçti. Bana çok kızmıştı.

Dediği gibi onun bana bilmem kaç beden büyük kıyafetlerini çıkarıp giydim. Paçalarımı kollarımı üç beş sekiz kere kıvırıp odadan çıkıp banyoya ilerledim.

-Göçmen abiğğğğğ??

-Lan bebe bağırmasana.

-Hieeğğ burda mıydın?

Kapıya yaslanıp ağzımı yüzümü oynattım. Off şımarmak acayip güzeldi ona.

-Git elini yüzünü yıka, sobayı yakıyorum gel hemen ısın ben de yiyecek bir şeyler hazırlarım sana.

-Oke.

Dudağımı cıklatıp arkamı döner gibi yaptım o da arkasını dönünce sobayı yakarken biraz izledim.

Birine soba yakarken aşık olacaksın deseler 'la götlük yapmayın oğlum' derdim ama şu an  onu hayranlıkla izliyordum.

Boğazlı siyah kazağının kollarını kıvırmış sobanın içine odunları yerleştiriyordu.

Gözlerim kollarının damarlı  görüntüsünde gezindi. Eğildiğinde açılan belinde pantolonundan hafifçe çıkan siyah boxerından kalan boşlukta ki teninin pürüzsüz rengi, poposunun şekilli ve sıkı görüntüsü içimde başka başka duygular uyandırmıştı. Zerre utanmadan izledim onu.

'Allahım babam haklı galiba ben çok arsızım'

Ben salyam akarak onu izlerken, birden farkedip gözlerini bana çevirince kalçasında kalan bakışımı kaçırıp gözlerine baktım. Duruşumu düzelttim.

-Ne yapıyorsun sen hala orada?

-Soba yakmayı öğreniyorum.

Yan bir gülüş verdi, kafasını tekrar sobanın içine çevirdi. Bana bakmadan ama gülerek sordu.

-Beni mi kesiyordun sen?

-Heeğ, ne, yoğğğ, soba yakmayı şeapıyorum dedim ya.

-Kafamı beş saniye sonra oraya çevireceğim Enis, hala oradaysan yemek filan yok sana.

Anında yerimde dönüp ilerledim.

-İyi be. Gidiyorum. Hep bir çile hep bir zulüm.

-Söylenmeden söylenmeden, çabuk.

-Çileağğğğğ, ağağağağağ, çileağğ bülbülüm çileağğ.

Ben karga sesimle şarkı çığırarak banyoya ilerlerken çok geçmeden arkamdan gelen kahkaha sesini duydum.

Elimi yumruk yapıp havayı dövdüm.

'evvet başardım'

Yine onu güldürmeyi başarmıştım.Yine o ciddi ifadesini ben yumuşatmıştım, ben.

Safir {Tamamlandı} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin