Derlerki 'vicdandan öte köy yok'
Pamir 'den..
Hastaneydim, Göçmen Kenan'ı götürüp Ali'ye bıraktığı andan beri ona ulaşamayınca, olabileceği tek yere gelmiştim. Annesi ve kardeşinin yanına. Hastaneye girerken Zehra teyzeyle karşılaşınca gidip oturduğu banka iliştim.
-Pamir oğlum, nedir bu benim oğlanın hali, bir anlat bakayım bana?
Sıkkın bir nefes verdim. Nasıl anlatsaydım şimdi ben bunu. Neresinden baksam kabahatti.
-Zehra annem, hali hal değil, Melis'e üzülüyor işte, parayı bulamıyorum diye ondan hep.
-Yok Pamir oğlum, değil öyle değil, tamam ona hep üzüldük ikimiz de ama başka bir şey var bugün, canı daha bir yanıyor oğlumun ben bilirim, hadi sen bir anlat bana?
Dayanamayıp anlattım ama sadece Kağan ile olan anlaşma kısmını, tamamını anlatmaya dilim varmadı.
Bu kadarıyla bile yerinden bir hışımla kalkıp ağlayarak geri Melis'in odasına yönelmesi bir olmuştu.Hızlıca yukarı çıkarken ben de dilime lanet edip arkasından gittim.
Zehra teyze din hocasıydı. Görmüş geçirmiş modern bir insandı, din dersi ile alay eden öğrencileri bile tatlı dili ile ikna eder, dersini dinletirdi. Başka bakardı hayata. Ne zaman canımız sıkılsa ona giderdik biz de. Yüz kişiye anlatıp aynı cevabı duysak yüzbirinci de o bambaşka bir şey söyler içimizi rahatlatırdı.
Odaya girdiğimizde karşımızda ki görüntü ile ikimizde kalakaldık.
Kenan yatağa kıvrılmış Melis'i kollarına almış acıyla göz yaşı döküyordu. Nutkumuz tutuldu.
Zehra teyze bir kaç adımda yanına ilişince göz göze baktılar, ikisinin de gözünde yaş vardı, Kenan dönüp bana bakınca dudak büzüp anlattığımı belli ettim. Melis'i bırakıp ayağa kalktı, annesine sarıldı.
-Oğlum, sen ne yaptın yavrum? Yetim hakkına girilir mi oğlum!?
-Çaresizdim annem çok çaresizdim.
-Çare bizde değil oğlum çare Allah da demedim mi sana ben, elbet meleklerinden birini yollayacak bize de yardıma. Annene güvenmiyorsun tamam Allaha da mı güvenmiyorsun oğlum sen?
-Annem, Melis'im gözümün önünde kayıp giderken ben ne yapsaydım..
Kenan kaç yıllık arkadaşımdı, hayatımda bir defa bile ağladığını görmemiştim ama şimdi annesine sarılmış bir çocuk gibi ağlıyordu çaresizlikten. Benim de gözlerim dolmuştu. Geçip oturdum.
Annesi sıyrılıp yüzüne baktı.
-Gel, gel de anlat bakayım her şeyi bana, bu deli çocuk eksik anlattı, anladım ben , hepsini anlatacaksın bana şimdi hadi..
Karşılıklı oturduk, Kenan en başından herşeyi tek tek, hiç bir ayrıntıyı atlamadan anlattı. Anlatırken yer yer utandı, sıkıldı ama yine de anlattı.
Sonunda anlatmayı bitirdiğinde Zehra teyze de derin bir nefes alıp korku ile baktı Kenan'a ve benim de merak ettiğim o can alıcı soruyu sordu .
-Var mı peki fotoğraf, ses kaydı filan oğlum? Çektin mi sahiden zavallı çocuğu? Yaptın mı sahiden böyle bir şeyi?
Gözleri dolu doluydu kadıncağızın, Kenan da başını önüne eğip üzüntü ile cevapladı.
-Yaptım annem,yaptım. Kağan'ın istediği fotoğrafları da, ses kaydını da aldım.
Kadın ellerini üzüntü ile yüzüne kapatıp geri açtı, gözleri hala bir umutla oğluna bakarken devamını getirdi.
-Kenan, oğlum, peki ne yaptın o kayıtları, verdin mi Kağan dediğin çocuğa onları?
Sesi yalvarır gibi çıkmıştı kaç yaşında kadının.
Kenan da gözlerini yerden kaldırıp cevapladı annesini.
-Yok annem yok, işte onu yapmaya elim varmadı. Melis benim canım bu da benim kaderim, bedel ödenecekse ben ödeyeceğim, Ali gibi bir masum değil. Böbreğimi satarım yine o parayı vaktinde bulurum , sen de hiç üzülme korkma sakın. Bir yolunu bulacağım ben.
Zehra teyze duydukları ile ağlayarak Kenan'a sarıldı.
-Kurban olayım sana, canımın parçası oğlum, korkmak yok, kuldan değil Allahtan korkacağız. Elbet bir el uzatacak bize.
-İnşallah annem inşallah.
-Üzülme sen hem doktorlar demedi mi en başta, erken teşhis olması en büyük şansınız zaman kazandırır bize diye. Haydi sil gözyaşını uyandır kardeşini de biraz bahçeye çıkaralım.
____
Söyleyeceklerim bu kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safir {Tamamlandı}
General Fiction'' Üzerimde uyur musun? '' Yüzüme dikkatle baktı, '' Ali'm çok ağırım '' ' 'Ağırlığını hissetmeye ihtiyacım var' ' Melek gülüşü yüzüne yayıldı,o kusursuzdu. Kolları ile sardığı, çarşafların arasında ki çıplak bedenimi, nazikçe altına çekti ve u...