26. Bölüm

3K 105 10
                                    

Herkese merhaba ❤ Gerçekten uzun, dolu dolu ve güzel bir bölümle geldim. Şu zamana kadar ki en sevdiğiniz bölüm bu olacak bence. Beğenip, yorum yapmayı unutmayın. Sizleri çok seviyor ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum🤞🏼 

Bölüm içinde de geçen şarkıyı buraya bıraktım.

Yedinci Ev - Bir Kere Gelir

Instagram// ssirmanur

Hayat hızla akıp geçiyor ve biz ne olursa olsun onu tutamıyorduk. Üniversiteye başlayalı günler olmuş, yavaş yavaş her şeye alışmıştık. İlk hafta pek de yapılmayan ve fazlasıyla düzensiz olan dersler artık rayına girmeye başlamıştı. Biz de bulunduğumuz bu yeni duruma alışmaya başlamıştık. Çoğu zaman derslerimiz sabah erken saatlerde başlıyor oluyordu. Abim işi yoksa eğer bizi arabayla okula bırakıyor ya da biz Ulaş'la birlikte otobüsle gidip okulda Sıla ve Kaan'la buluşuyorduk. Günler öylesine hızlı geçiyordu ki geçen zamanın yorgunluğunu daha yeni fark ediyordum.

Son dersimize girmeden uzun bir aramız vardı. Bizimkilerle birlikte yemeklerimizi yemiş biraz da vakit geçirmiştik. Kaan'ın programı ile bizim programımız aynı olmadığı için o pek bizimle kalamamış ve dersi olduğu için gitmişti. Biz de sınıftan birkaç kişi ile birlikte kampüsteki karşılıklı banklarda oturmuş çay içiyorduk.

"Siz uzun zamandır arkadaştınız değil mi?" Hemen karşımda oturan Buğra'ya baktığımda kafamı salladım. "Sıla ile lisede tanıştık." Sıla da bana bakıp gülümserken devam ettim. "Ama Ulaş ile ilkokuldan beri tanışıyoruz." Ardımızda bıraktığımız günlerde sınıftaki kişilerle iyice kaynaşmıştık. Onların ilk günden beri dikkatini çeken şey ise üçümüzün çok samimi olmasıydı. Bazen uzun aralarımızda bahçede kalabalık bir grup olarak oturuyorduk. O zaman konu açıldığında tanışıklığımızın nereden geldiğinden bahsediyorduk. Ama sınıf fazla kabalıktı ve kime neyi anlattığımızı da pek aklımızda tutamıyorduk.

"O kadar yıl bu tanışıklığı sürdürmeniz bir mucize galiba. Ben çoğu ilkokul arkadaşımın ismini bile unuttum sanırım." Buğra gülerek beni cevapladığında ben de dahil birçok kişi ona katılıp gülmüştük.

"Sizin hiç eski arkadaşlarınızdan birileri yok mu okulda?" Bakışlarım masada dolandığında birkaç kişi başını olumsuz anlamda iki yana salladı. Herkes bizim kadar şanslı olamıyordu. Birçok kişi şehir dışından geliyordu ve onların tanıdığı birilerinin olma ihtimali sanırım daha da düşüktü. "Liseden birileri var ama aynı fakültede değiliz. Bir de pek yakın olduğum insanlar değil," dedi Günce.

"Peki sevgilin var mı?" Sorduğu soru ile afallarken bir Sıla'ya bir Ulaş'a baktım. "Nasıl yani?" dedim anlamazlıktan gelirken. "Sıla'nın sevgilisi bu üniversitede psikoloji okuyordu yanılmıyorsam. Peki sen? Yani senin sevgilin var mı? Ne bileyim belki şehir dışında, belki burada hatta bu üniversitede..." dedi soru dolu bakışlarıyla. Olduğum yerde gerilirken Sıla'nın "Bu sana mı yürüyor?" dediğini duydum.

Bulunduğum durum bir yönden kolay bir yönden zordu. Bir ilişkim yoktu ve bu da yalan değildi. Ama tamamen de yok diyemezdim. Bu Ulaş'ın kalbini yeniden kırmaktan başka bir işe yaramazdı. Evet var, desem kim olduğunu ya da nerede olduğunu sorabilirdi. Ulaş'ın adını mı verecektim? Hem de onun bile haberi olmadan. Yok, deseydim eğer Ulaş ona karşı tüm kapılarımı kapattığımı düşünebilirdi.

"Merak etme sana yürümüyorum. Kız arkadaşım var benim." O kadar çok gerilmiştim ki Buğra'nın söyledikleri ile bir anda gülmeye başladım. İçimi rahatlatmak ister gibi konuşuyordu. "Hatta ben Ulaş ile sevgili olduğunu düşünüyordum." Ben bir şey diyemeden Ulaş araya girdi. "Bölüyorum ama Kaan mesaj attı kızlar. Biraz boşluğu varmış. Gidelim mi oraya?" İlk bize ardından da gülerek masadakilere baktı. "Siz de gelmek isterseniz eğer..." dedi nazik bir tavırla. Masadakiler gülümseyerek gelmeyeceklerini söylediklerinde biz de masadan gülümseyerek kalktık. Hatta masadan o kadar hızla uzaklaşmıştım ki geriye baktığımda Sıla ve Ulaş'ın biraz daha geride olduğunu gördüm.

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin