1. Bölüm

16.6K 562 210
                                    

Neslican Tay anısına...🌿

"Belki kaybedeceğim ama savaşırken kaybedeceğim."🥀

Herkese merhaba🌙Belki beni tanıyanınız vardır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkese merhaba🌙Belki beni tanıyanınız vardır. Çünkü ilk bölümü aslında Ocak ayında yayımlamıştım ama lise son sınıf olacağımdan dolayı -ki şu an lise son sınıf öğrencisiyim-kitaba ara vermiştim. Bundan 2 hafta kadar önce Neslican'ın ölümü ile sarsıldım. Yıllardır takip ettiğim ve benimsediğim bir insanın gidişi fazlasıyla yaraladı beni. Bu kitabı yazarken en büyük ilham kaynağım Neslican ve Neslican'ın savaşçı ruhuydu. Bu yüzden bu kitap sevgili Neslican'a...🥀

Ben bölümü yazarken çok fazla dinledim eğer sizler de dinlemek isterseniz diye bir küçük de şarkı bırakıyorum buraya👇🏻

"Yüzyüzeyken Konuşuruz-Bodrum"

İpek'in hayatına ortak olduğunuz tarihi de buraya bırakabilirsiniz🌿


Ardımda bıraktığım binlerce güne inat gözlerimi çok daha farklı, heyecanlı ama bir o kadar da karışık bir güne açmıştım sanki. Dışarıda dökülen yaprakları sanki kalbimin ortasında hissediyordum. Sararmış bir yaprak gibi döne döne ait olduğum yere düşüyordum. Çünkü ben ait olduğum yere geri dönüyordum. Hayat, sıralanmış birkaç harften daha fazlası, karışık bir düğüm gibiydi. Ucunun nerede bittiğini bilmiyor ama ortasındaki düğümde takılı kalıyorduk. Ben; günlerimi, aylarımı, yıllarımı, ama en çok da acılarımı geçirdiğim odama tekrar göz atarken duvarlarım ilk defa bu kadar ruhsuzdu. Anılarımızla, fotoğraflarımızla donattığımız ya da bomboş bıraktığımız duvarlarımız sandığımızdan çok daha fazla şeye şahit olmuşlardı her zaman. Mutlulukla atılan kahkahalarımıza, acı içinde kıvranışlarımıza, dualarımıza, dileklerimize... Ve belki de zamanı geldiğinde son nefesimize şahit olacaklardı.

Aynama vuran aksime baktığımda kendimi dikkatle inceledim. Aylardır büyük bir hevesle yaptığım hareketleri tekrarlayıp kısa saç tellerime dokundum. Anında yüzümde bir gülümseme belirirken dudaklarımı ısırdım.

Ben kazanmıştım değil mi?

Yaklaşık 4 aydır gözlerimi kapatıp açtığım o minicik saniyede, içime çektiğim her nefeste bunu kendime hatırlatıyordum. Aklımdan çıkmasın istiyordum. Çünkü ben uzun bir savaştan çıkmıştım. Ağrılarla, acılarla geçen uzun bir savaştan sonra bunu söylemek çok güzel ve çok güçlü hissettiriyordu. Çünkü, ben kazanmıştım.

İçeriden gelen sesle birlikte günlerimin, yıllarımın geçtiği odama son kez baktım. Burayı uzun bir süre göremeyeceğimi biliyordum. Burası benim dünyamdı. Çoğu zaman dünyam 4 duvardan fazlası olmamıştı. Kanser sizi 4 duvar arasına kapatabiliyordu. Odanız, dünyanız hâline gelebiliyordu. Bu odada yaşamıştım her şeyi değil mi? İlk kemoterapim sonrasında günlerce bu odada, yatağımda bir ölü gibi uyumuştum. Tümörümün büyüdüğünü ya da zamanla küçüldüğünü duyduğumda yine odamda düşünmüştüm her şeyi. En yakın arkadaşıma bu odada bir ekran karşısında söylemiştim kanser olduğumu ya da ismini duymamla bile kalbimin atışlarını değiştiren onun için burada gözyaşı dökmüştüm. Ben her şeyi bu 4 duvara fısıldamıştım.

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin