14. Bölüm

6K 278 188
                                    


Selam♥️ Geçen hafta bölümü yayımlamak isterken bayram olduğunu unutmuşum🙈 Hepimizin ayrı bir telaşı vardır diye bugüne bıraktım bölümü.

Ağlayarak yazdığım ve Ulaş'a sövmenize izin verdiğim bir bölüm oldu. Geçen bölümler kısaydı, farkındayım. Ama bugün 6 bin 500 kelimelik uzun bir bölümle geldim size♥️

Desteklerinizi ki özellikle yorumlarınızı görmek beni çok mutlu ediyor♥️ Sizi şimdi bölümle baş başa bırakıyorum

Duman-Haberin Yok Ölüyorum

NF-Can You Hold Me ft. Britt Nicole

Clann-I Hold You

Balmorhea- Remembrance

Sıla'dan

"Ya Melih hadi artık ya! Her sabah seni bekliyorum ben!" Bağırmaktan acıyan boğazıma parmaklarımı doladım. Melih'i her sabah beklemek rutinim olmuştu artık. Telefonumun ekranından saate bakıp olduğum yerde sallanmaya devam etti. Kaç saattir ne halt ediyordu bu çocuk?

"Geldim be patlama!" Ayakkabılarını giymek için hızla yere eğilirken kafasına bir tane vurdum. Annem, Melih'e vurduğumu gördüğünde gözlerini kocaman açtı. "Bir daha bekletirsen kırarım o kafanı!" Annem hâlâ çocuk gibi didişmelerimize söylenirken Melih'e vurduğum için de ayaküstü birkaç laf etmişti. Annem arabanın anahtarını da alıp kapıyı güzelce kilitledi. Arabaya biner binmez klimaları açtığımız içerisi yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı. Yüzümdeki sırıtışa engel olamazken başımı geriye yasladım. Dün hiç olmayacak bir şey olmuştu. İpek ve beni ilk defa mutluluktan ağlatan, etrafımızdakileri düşünmeyeceğimiz kadar mutluluktan başımızı döndüren bir şey.

Dün öğle arasında bir anda sınıfa giren kişiler İpek için de benim için de bir arkadaştan çok daha fazlasıydılar. Ali Abi sadece onları okula getirmemiş bizim için de izin alıp okuldan kaçırmıştı. İpeklere gidip aramızdaki kocaman hasreti sona erdirirken hepimiz mutluyduk. Hıçkırarak ağlamamıza rağmen hepimiz çok mutluyduk. İpek'in son dönemlerde aklının karışık olması onları Türkiye'ye kadar getirmişti. İpek onlardan birkaç aydır uzaktaydı ama hasretleri hep yüreğindeydi biliyordum. Onlara öyle bir sarılmıştı ki bırakmak istemezmiş gibi. Onlara sarılırken dünya umurunda değildi. Onlara baktığında, onların sesini duyduğunda dünya duruyordu onun için. Yüzünde açan gülleri görebilmek için onların buraya gelmesi şartmış, diye düşündüm. İpek, Fransa'ya gittiğinden beri bir kez bütün dostlarını bir arada görmüştü. Bu hayatında ikinci kere oluyordu. İkinci kez onu seven dostları bir aradaydı. Biz ikinci kere bir aradaydık.

İpek eskiden beri mutlu bir kızdı. Çok surat asmazdı. Aksine bizim canımız sıkkınsa ne yapar eder mutlaka düzeltirdi. Gülerdi, güldürürdü. Ta ki buraya gelene kadar. Sınıfta nasıl gerildiğini, Ulaş ve İlayda'yı yan yana gördüğü anda gözlerinden geçen hayal kırıklığını görebiliyordum. Benimle baş başayken İpek'ti o. Ama onları gördüğü anda eski neşesinden eser kalmıyordu. Bunu bilerek yapmıyor aksine bunun üstüne gitmeye çalışıyordu. Bunu hissedebiliyordum. Ama bütün olanlar onu çok zorluyordu. O sevdiği tarafından kırılmış, kalbi kırık bir kızdı. Ama bütün kırgınlığına rağmen Ulaş ve beni tekrar bir araya getirmeye çalışıyordu.

Hayatımın hiçbir döneminde bencil olmamıştım. Ama sevdiklerime karşı aşırı sahiplenici olurdum. Değer verdiğim insanların bana özel olmasını ister onları kıracak en ufacık bir şey de ilk ben atılırdım ortaya. Yıllar önce de böyle olmuş ve biz bunun sonunda Ulaş ile bütün bağlarımızı koparmıştık. Kalbin akıl ile yönetildiğine inanmıyorum ben. Öyle olsaydı tam olarak seçmez miydik seveceğimiz insanı? Öyle olsaydı yıllarca uzaktan uzağa seveceğim Kaan'ı mı seçerdim? Yine de yapar mıydım bu eziyeti kendime?

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin