4. Bölüm

7.2K 335 112
                                    

Merhaba!♥️Buralara uğrayamayalı resmen aylar oluyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhaba!♥️Buralara uğrayamayalı resmen aylar oluyor. Maalesef son sınıf olunca böyle aksaklıklar oluyor. Sizlere güzel bir bölüm bıraktığımı düşünüyorum♥️Bu bölümden itibaren artık kitaba gerçekten giriş yapıyoruz diyebilirim galiba. Yukarıya bölümde de bahsi geçen Neslican'ın 18 Temmuz 2018'de paylaştığı fotoğrafı bıraktım🕊

Belki dinlersiniz diye de bölümde de kullandığım şarkıyı bıraktım buraya🌿

Kayahan-Ninni

Anneliğin neden kutsal olduğunu son yıllarda daha da iyi anlamıştım. Annem de babam da tedavi sürecimde oldukça yıpranmışlardı ama annem için bu sancılı günler daha zorlu geçmişti. Ruhsal olarak benden daha bitik olduğunu çok iyi biliyordum. Hissediyordum... Zaman zaman belli etmek istemese de tek bir kelimesinden, hareketinden, bakışından anlardım annemin hissettiklerini. Bir anne için evladı en kötü sınanmaydı. Bir anne nasıl kabullenirdi çocuğunun hastalığını? Nasıl dayanırdı bir anne, çocuğunun gözleri önünde bitip tükenmesine? Peki nasıl dayanmıştı annem? Enfeksiyon kaptığım günlerde ne zaman gözlerimi aralasam annem hep ellerimi tutuyor olurdu. Annem de babam da bir an olsun bırakmamıştı ellerimi. Annemin bize olan düşkünlüğünü hiçbir zaman tam olarak anlayamayacaktım. Bir anne nasıl hissederdi çocuğunu kalbinde, bilemeyecektim belki de. Ben, annemi yıllar geçse de hiç anlayamayacaktım...

Abim, arkadaşları ile bir kafede buluşacağı için beni eve bırakmıştı. Zile defalarca basmama rağmen annem kapıyı açmamıştı. Ben, markettedir diye düşünürken annem salondaydı. Değil zile bastığımı, şu an evde olduğumu bile fark etmemişti. Fransa'da, Türkiye için kutularımı ayarlarken son 2 yılımı bir kutuda biriktirmeye karar vermiştim. Fransa'da çektiğimiz fotoğraflar, uçak biletlerimiz, Sıla'nın yanıma geldiği zaman çekindiğimiz bir sürü fotoğraf, Sıla'nın saçlarından yapılan peruk, test sonuçlarım...

Fransa'yı bir kutuya sığdırmış ve annemlerle birlikte Türkiye'ye yollamıştım. Gözlerim, annemin yüzünde dolandı ve gözlerinden akan yaşlarda takılı kaldı. Elini önündeki kutuya götürüp bir fotoğrafı aldı, fotoğrafı sevdi, göğsünün üstüne koyup daha şiddetli ağlamaya başladı. Titreyen çeneme gözümden akan yaşlar eşlik ederken ses çıkarmamak için elimi dudaklarıma bastırdım. Hıçkırığım içimde tıkalı kalırken gözlerimi sıkı sıkı kapadım. Annemlerin yanında hep dik durmaya çalışırdım. Deli gibi ağrım varken bile gülümserdim. Sürekli daha iyi olduğumu söyler dururdum. İnanırlar mıydı bilmem ama onları inandırmaya ihtiyacım vardı. Gözlerimi hızlıca silip ellerimle kendimi serinletmeye çalıştım. Dudaklarıma bir gülümseme yerleştirip salona girdim.

"Anne?"

"İpek, geldin mi kızım?" Gözlerini hızlıca ve belli etmemeye çalışarak silip fotoğrafları kutuya koydu.

"Geldim de sen ne yapıyorsun burada böyle?"

Alnını kaşıyıp gözlerini ovuşturdu. "Şu Fransa'dan gelen kutularını açıyordum. Kitap kolilerini odana bıraktım, hayır anlamıyorum Fransa'da bıraksak ne olacaktı? Hem zaten bura-"

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin