44. Bölüm

1.3K 65 20
                                    

İyi okumalar!✨

Instagram// ssirmanur

Saudade- Beni Unutma

Toygar Işıklı- Ben Ölürsem

Merdivenleri hızlıca inip dışarı çıktığımda Ulaş arabada beni bekliyordu. Gülümseyerek arabaya bindim. "Günaydın!" diyerek Ulaş'ın yanaklarına kocaman birer öpücük bıraktığımda o da dudaklarını alnıma bastırıp "Günaydın bir tanem," dedi. "Nasılsın?" diye gülümseyerek sorduğumda arabayı çalıştırmıştı. "Seni gördüm günüm aydı, neşeyle ve enerjiyle doldum," diyerek beni utandırırken birkaç saniyeliğine bana dönüp "Sen nasılsın?" diye sordu.

"Eh senin bu iltifatların sonrası ne kadar kötü olabilirim ki zaten," diyerek güldüğümde o da gülümsedi. Sabah inanılmaz güzel başlamıştı. Güne sürekli onun iltifatlarıyla başlamak benim için alıştığım ama bir o kadar da beni hâlâ şaşırtan bir durumdu. Sıla ve Kaan'ı alıp yola devam ettiğimizde çantamda hap kutumu arıyordum. Sırt çantamın her bir gözesine tek tek onlarca kez bakmıştım ama hiçbir şey bulamamıştım.

"Ne arıyorsun sen öyle?" Ulaş arabayla kampüse giriş yaparken göz ucuyla bana baktığında "Hap kutumu," diye cevapladım çantama tekrar tekrar bakarken. "Allah Allah ya almadım mı ben onu?" Kaşlarımı çattığımda "Almamış mısın?" diye sordu Sıla arkadan. Başımı ona çevirip "Yok evde unuttum galiba," diye mırıldandım.

"Geri dönüp almamı ister misin?" Kampüsün içerisindeydik gidip gelmesi uzun sürecekti ve gitmesini de istemiyordum. "Hayır hayır!" Başımı hızlıca iki yana salladığımda "Müjgân Teyze müsaitse onu ara istersen," diye bir öneride bulundu Kaan. "Ağrım falan da yok aslında," diye mırıldandığımda birkaç saniye düşündüm. "Ama bir haber edeyim." Aslında gün güzel başlamıştı. Dün iyi uyumuştum. Sadece sırtımın sol kısmında hafif bir sızlama söz konusuydu ama bunu da göz ardı edebilirdim.

Telefonum ya elimde olurdu ya da çantamın minik gözesine atardım. Ben çantamda telefonumu ararken Ulaş da Kaan'ı bırakmak için onun fakültesine doğru sürüyordu. "Off telefonum nerede ya?" diyerek yüzümü buruşturduğumda "Onu da mı unuttum ben?" diye söylendim. Evet, harikaydı! Gerçekten mükemmeldi!

"Gerçekten bravo İpek! Kendini de unutsaydın!" Kendi kendimi azarlarken "Benden ara bir tanem," dedi Ulaş. Arabayı müsait bir yerde durdurduğunda telefonunu bana uzattı. "Yok ya gerek yok. Şimdi durduk yere onu da telaşlandırmayalım. Bugün gayet iyi hissediyorum." Sırtımın sol tarafındaki ince sızı o kadar da kötü değildi. Hem de annemi buraya kadar yormak ve hâliyle endişelendirmek de istemiyordum.

Ulaş ikna olmak için bana uzun uzun bakarken "Ya vallahi iyiyim," diye konuştum. "Hadi bakalım öğrencimiz insin artık," diye sesimi yükseltip dikiz aynasından Kaan'a baktığımda "Öğretmenlerini üzme, çok koşup da terleme," diyerek bir çocuk tembihlermiş gibi konuştuğumda hepimiz güldük.

"Duydun İpek'i," dedi Sıla da bana eşlik ederken. "Çok koşmak yok Kaan. Bak öğretmenini ararım," diye güldüğünde Kaan yüzünü buruşturup "Psikoloji bölümü biraz ileride biliyorsunuz değil mi?" dedi bir şeyleri imâ etmek için. "Çok ayıp!" dedi Sıla yalandan kızarken. "Hadi bakalım hadi dersine," deyip sevgilisi ile sıkı sıkı sarılıp birbirlerini öptükten sonra Kaan arabadan inmiş ve biz de kendi fakültemize doğru gitmeye başlamıştık.

Ulaş arabayı her zamanki yerine park ettiğinde yavaşça arabadan indim. Kapıları kilitlediğinde aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi kapatıp elimi tuttu. Gözümü rahatsız eden güneşle birlikte yüzümü buruşturup gözlerimi kısarken Ulaş bu hâlimi fazlasıyla tatlı bulmuş olmalı ki uzanıp yanağıma bir öpücük bıraktı.

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin