8. Bölüm

6.5K 277 85
                                    


Selam♥️ Ben bu sefer diğer bölümlerden daha uzun bir bölümle geldim. Ulaş'a ısınacağınız bir bölüm oldu. En azından ben öyle düşünüyorum♥️ Çok güzel bir efsaneye de yer verdim bölümde. Kısaca kavgasız gürültüsüz sakin bir bölümle sizi baş başa bırakıyorum. Aşağıya bölümde de geçen Cem Adrian şarkısını bıraktım♥️

Cem Adrian-Ben Seni Çok Sevdim

En karanlık günlerin bile sabahı vardır, diye boşuna demiyorlar. Abimin geçirdiği o kaza da geçip gitmiş hatta üzerinden günler belki de haftalar geçmişti. 1 gece hastanede yattıktan sonra doğru eve gelmiş ve sürekli abimle ilgilenmiştik. Vücudundaki eziklik ve morluklar yavaş yavaş geçmiş ve daha da iyi olmuştu.

Her gün okula gidiyor, sınavlarıma giriyor sonrasında gelip direkt abimle ilgilenmeye başlıyordum. Arada kızıyordu çocuk gibi ilgilendiğim için ama ben hâlimden hiç de şikayetçi değildim.

Abim evde dinlenmeye devam ederken hiç kimse bizi yalnız bırakmamıştı. Ayşe Hocalar, Sevda Teyzeler, Pınar Teyzeler ziyarete gelmişti. Pınar Teyze ve annem arasındaki dostluk bambaşka olduğu için Pınar Teyze hep annemin yanındaydı.

Abimin bir ziyaretçisi daha vardı. Açelya Abla. Hastaneden itibaren bizi 1 dakika bile yalnız bırakmamıştı. Her sabah gelip abimi ziyaret etmeye çalışıyor, gelemediğinde de telefonla muhakkak arıyordu. Bir gün gelişinde lise albümünü de getirmiş ve abimle birlikte inceleyip eski günleri yad etmişlerdi.

Sıla o hafta Kaan ile buluşacaktı ama beni yalnız bırakmak istemediği için iptal etmiş ve Kaan da bunu büyük bir olgunlukla kabul etmişti. Hatta arayıp geçmiş olsun dileklerini iletmişti. Kaan'a kısa sürede ısınmıştım. Bu kadar çabuk onu benimsememin nedeni Sıla olsa da Kaan cidden iyi bir insandı.

Bu dönem pek kendime dikkat edememiş ve birkaç kilo vermiştim. Düzenli bir uykum yoktu. Sürekli uykumdan kabuslarla uyanıyor ve soluğu abimin yanında alıyordum. Onun iyi olduğunu gördüğümde içim rahat ediyordu. Ulaş, ailesi ile abime ziyarete gelmişti ve biz o günden sonra pek de konuşmamıştık. Daha doğrusu pek konuşma fırsatı bulamamıştık. Zaten bu sıralar pek de kimseyle konuşmuyordum. Sınav haftamız başlamıştı. Elimden geldiğince notlarımı yüksek tutmaya çalışıyordum. Gece uykumu pek alamadığım için öğle aralarını ve bazı dersleri uyuyarak geçiriyordum.

"Çıkışta gelsene bize şu düğün için kıyafet seçeriz." Sevda Teyzelerin yemeğe geldiği gün konuştukları düğün bu haftaydı ve ben daha hiçbir şeyimi ayarlamamıştım. Babamlar programı ayarlamışlardı ve sabahın erken saatlerinde çıkıp gezerek Marmaris'e gidecektik. Pazartesi günü, yani düğünden bir gün sonra, Fransızca sınavımın olması çok güzel denk gelmişti. Bu sayede çok çalışmama gerek kalmayacak ve düğüne gidebilecektim.

"Tabii ki gelirim minnoşum. Ama ilk annemin yanına bir uğrayacağım. Ben saat 18.00 gibi gelirim." Sıla kıyafet ve makyajdan çok iyi anlıyordu. Arada onu stilist kullanmak işime yarıyordu. "Tabii ki benim için de seçeceğiz İpek bak unutma sakın!" Sıla, Kaan ile olan programını iptal ettiği için bir türlü tekrar ayarlayamamışlardı. Sonrasında başlayan sınav haftası ile bunu daha da ileri bir tarihe ertelemek zorunda kalmışlardı.

"Tamam tamam sen aklındakilerin fotoğrafını çek yine de. Zaten bana ihtiyacın yok ki senin. Ne giymen gerektiğini benden daha iyi biliyorsun." Kıyafet konusunda da makyaj konusunda da benden daha iyi olduğu bariz ortadaydı. Modayı takip etmesine gerek kalmıyordu. Çünkü kendine yakışanı giyiyor, kendine yakışanı yapıyordu. Sonunda ise dudakları uçuklatacak bir güzelliğe sahip oluyordu.

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin