6. Bölüm

6.3K 313 100
                                    

Herkese hayırlı Ramazanlar♥️ Ben inanılmaz bir şekilde bölümü hızlıca tamamladım. Hâlâ kendime şaşırıyorum. Biliyorsunuz bölümü tamamlayınca direkt buraya atıyorum. Bu yüzden kurgu için sadece "yeni bölüm ne zaman?" tarzında yorumlar almak beni pek de mutlu etmiyor. Çünkü zaten tamamladığım bölümü direkt atıyorum, eğer uzun zamandır bölüm atamamışsam bilin ki bir şeyler üst üste gelmiştir🙏🏻 Anlayışınız ve desteğiniz için şimdiden çok teşekkür ediyorum♥️

Aşağıya ve medyaya bölümde geçmeyen ama yazarken dinlediğim şarkıyı ekliyorum♥️

Mark Eliyahu&Idan Armoni-Waves

Elimdeki kitabın arasına ayracımı sıkıştırıp komodinimin üzerine koydum. Ulaş'ın söyledikleri hâlâ beynimde yankılanırken okuduğumdan da tek kelime anlamamıştım. Yargılamayı, herkesi kendimiz gibi sanmayı ne kadar da çok seviyorduk. Zaten hep karşımızdaki kişiyi kendimiz gibi sandığımız için sonunda üzülmüyor muyduk? Ağrıyan başımı ellerimin arasına aldım. Birkaç masaj hareketinden sonra komodinimin üzerinde duran fotoğrafa baktım. Çerçeveyi ellerimin arasına aldım. İnsan büyüdükçe dertleri de büyüyordu. Ve şimdi biz, bambaşka yerlere savrulmuştuk. Belki hâlâ aynı okulda, aynı sıralardaydık ama kalplerimiz de beyinlerimizde bambaşka yerlerde ve bambaşka kişilerdeydi.

Geldiğim ilk günden beri bu fotoğrafı kaldırıp kaldırmamak arasında çok kalmıştım. Bir yanım kaldırmamı söylerken diğer yanım geçirdiğim güzel günlerden kalan belki de son anıyı gözlerimin önünde durması için bağırıyordu. Çerçeveyi yerine bırakıp hemen yanındaki daha yeni koyduğum Fransa'da bizim çocuklarla çekildiğimiz fotoğrafa baktım.

Yavaşça tıklanan kapıma baktım. "Gelebilir miyim?" Yüzümdeki buruk gülümsemeyle birlikte abime baktım. "Gel tabii." Yatakta uzattığım bacaklarımı toparlayıp bağdaş kurarken biraz daha dik bir konuma geldim. "Saat kaç olmuş hâlâ yatmamışsın. Işığını açık görünce de gelmek istedim." Saatin kaç olduğuna dikkat etmemiştim. Gözlerimi kısıp çalışma masamın üzerindeki saate baktım. Saat gece yarısını çoktan vurmuştu bile. "Fark etmemişim."

Abim bir şeyler söylemek için ağzını açtığında onu durdurdum. "Sen sormadan ben söyleyeyim. Evet, iyi değilim. Bu kadar zorlanacağımı tahmin bile etmiyordum. Bir an geliyor her şey normalmiş gibiyiz. Sonra ardından kıyametler kopuyor. Dost muyuz düşman mıyız belli değil." Elini dizime koyup gözlerime baktı. Kafasını salladı. "Sanki dünyanın en kötü şeyini yapmışım gibi davranıyor. Tamam ona da hak veriyorum. Haber vermeden kaçar gibi çekip gittim."

Üşüyen ellerimi birbirine bastırıp abimin söyleyeceklerini dinlemeye başladım. Sıkıntılı bir nefes aldı. Arkasındaki duvara yaslanıp ayaklarını benim gibi toparladı. "Bir şeyler dememi bekliyorsun. Belki de benden sadece 'düzelecek' dememi istiyorsun. Sevgi bu İpek. Acısı insanı yaralar, kırar. Sana geçecek ya da düzelecek demeyi çok isterim ama... Ama bir gün geçse bile kalbindeki o yaralar hep orada kalacak. Senin Ulaş'a kırgınlığın bambaşka. Bugün herhangi bir çift oturup kalplerindeki yaraları sarabilir belki ama sen... İnsan; en çok ihtiyacı olduğu zamanda yanında olmayana kırılırmış."

Benim Ulaş'a kırgınlığım bambaşkaydı değil mi? Ben ona olan kırgınlığım her şeyin önündeydi. Onun haberi bile yoktu. Ben ona, onun haberi yokken kırılmıştım. Aklına dahi gelmediğim herhangi bir gecede kırılmıştım. Ben ona ölümün kıyısında kırılmıştım. Onu suçlayamazdım. Çünkü biliyordum ki söyleseydim hiç bırakmazdı. Ben yıllar önce yaptığım bir seçimin bedelini ödüyordum. Ama yanlış olan bir şeyler vardı. Ben bu bedeli tek başıma ödüyordum.

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin