42. Bölüm

1.5K 71 24
                                    

Herkese selam umarım hepiniz çok iyisinizdir♥️ Bölümleri istediğim sıklıkta atamıyorum ama epey uzun bölümler bırakıyorum🧚🏻‍♀️Beğenip yorum yaparsanız çok mutlu olurum. İyi okumalar♥️

Instagram// ssirmanur

Manuş Baba-Tabutta Rövaşata

Odanın kapısını yavaşça çıkıp karşımızdaki hemşireye gülümsedikten sonra Ulaş'a döndüm. "Evet rahat etti mi için?" Eli anında elimi sararken başını sallayarak "Etti. Kendi kulağımla duydum her şeyi iyi oldu," dedi. "Off Ulaş ya boşu boşuna geliyorsun benimle her yere," diye mırıldandıktan sonra gözlerimi kısıp yalancı bir tavırla "Engelleyeceğim seni hayatımdan," dedim.

Rutin kontrollerimden birini yaptırmıştım ve Ulaş da her zamanki gibi benimle gelmişti. Aklımdaki plana göre kontrolden sonra okula gitmek vardı. Tek başıma. Ama Ulaş kontrol günümü öğrendiğimden beri gelmek için başımın etini yemişti. Hatta öyle ki sabah erkenden beni arayıp okula gitmediğini söylemiş, tam saatinde aşağıda yani bahçede beni bekliyor olacağını eklemişti. Biz de sabahki derslere girmeyip hastaneye gitmiştik.

"Ya ne var birlikte geldik işte kontrole. Fena mı yaptık?" Kendini savunmak için konuştuğunda başımı bir omzuma doğru eğip ona baktım. "Boşu boşuna dersi kaçırdın. Ben bir şekilde devamsızlığı hallediyorum biliyorsun." Benim yüzümden dersi kaçırmıştı. Zaten hastane sürecimde okula gitmemişlerdi. Devamsızlıktan kalacaktık!

"Sen düşünme. Sıla imza atmıştır benim yerime de." Gülümseyerek beni kendine çektiğinde "Takılma bunlara bir tanem," diyerek gülümsedi. "Ne dersem diyeyim anlamayacağın için kendimi yormayacağım Ulaş." Ulaş'a hastaneye gelme desem geliyordu, okula git desem gitmiyordu yani dediklerimin tam tersini yapmak için yaşıyordu bu aralar. Bu durum artık beni yormaya başlamıştı. Kendimi boş yere yoruyordum çünkü asla anlamayacaktı.

"Eh o zaman tartışmaya gerek yok değil mi sevgilim?" Keyifle konuştuğunda bu hâllerine güldüm. "Hazır okulu asmışken bugünü tamamen kendimize mi ayırsak acaba?" Göz ucuyla bana baktıktan sonra karşı çıkmamam için kendi kendine ıslık çalıyormuş gibi yaptı.

"Olmaz hayatım olmaz."

"Neden olmaz hayatım? Yine neden itiraz ediyoruz?" Ellerimizi ayırıp kollarını iki yana açtı. "Çünkü öğleden sonraki ders önemli. Hoca şu sunum konularını falan ayarlayacak ya unuttun mu?" Sabahki derslere girmemiştik belki ama bu okulu asacağımız anlamına gelmezdi. Artık ikinci sınıf öğrencisiydik. Ben zaten oldukça dersleri aksatmıştım. Ama benim yüzümden o da çok aksatmıştı. Malzeme Bilgisi dersinde her birimiz gruplara ayrılmıştık. Hoca da bugün konularımızı dağıtacaktı.

"Off İpek off!" diye küçük bir çocuk gibi konuştuğunda kaşlarımı çatarak işaret parmağımı ona doğru salladım. "Bana oflama çocuk." Ulaş, ona doğru salladığım işaret parmağımın ucuna ufacık bir öpücük bırakıp gözlerini kırpıştırdığında gülümsemeden edemedim.

Ona tam bir şeyler demek için dudaklarımı aralamıştım ki bacaklarıma hızla çarpıp dengemi bozan şeyle birlikte sustum. "Hop hop hop yavaş!" Ulaş refleks olarak aniden konuştuğunda bacağıma çarpan bedene baktım. "Dur bakalım güzellik nereye?" Ulaş gülümseyerek bana çarpan küçük kız çocuğunun boyuna eğildiğinde "Ayça!" diye bir ses duyuldu koridorda.

Genç ama bir o kadar da bitkin görünen bir kadın nefes nefese yanımıza geldi. "Kusura bakmayın, bir şeyiniz yok değil mi?" diye sorduğunda birkaç saniye soluklandı. "Hayır hayır bir şey yok," dedim gülümseyerek. Kadın, Ulaş'ın aynı boya geldiği kıza bakarak "Ayça hadi anneciğim," dedi.

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin