29. Bölüm

2.3K 83 29
                                    

Herkese merhaba❣ 8 bin 500 kelimeden birazcık daha uzun ve ruhsal olarak birazcık ağır bir bölümle geldik. Satırlardaki yorumlarınızı okumayı seviyorum. Bu yüzden bölümü yıldızlayıp bol bol horum yapmayı unutmayın olur mu?🙈♥️ Ayrıca çoğu gelişmeyi ve alıntıyı Instagram hesabından paylaşıyorum🧚🏻‍♀️

Instagram// ssirmanur

Nihat İlhan-Kalpte Duran Kalpçe Üzen
Ghostly Kisses-Empty Note

Bir tohum ektiğinizde heyecanla büyümesini beklersiniz. Sularsınız, seversiniz, konuşursunuz onunla. Onun büyüyüp filiz verdiğini gördüğünüzde mutlu olursunuz. Zamanla her şeyden daha çok sevmeye başlarsınız. Bu sefer daha da bağlanırsınız. Büyür tomurcuklanır, çiçek açar, yapraklarını bile seversiniz tek tek. Kendi gözünüzden sakınır hâle gelirsiniz. Ama bazen ne yaparsanız yapın yaprakları kurur, ölmeye yüz tutar. Hâlbuki her şeyi yapmışsınızdır. Suyuna, güneşine dikkat etmişsinizdir. Ama en çok da sevmişsinizdir. Buna rağmen kurumaya başladığında, yapraklarını döktüğünde içinizdeki yapraklar da dökülür. İyileştirmek için her şeyi yaparsınız. Bundan sonra çok daha dikkat edersiniz. Ama bazen gün gelir ve yine yaprakları kurumaya, dökülmeye başlar. Canınızdan çok severken, gözünüzden sakınırken onu hasta eden siz misinizdir? Elbette, hayır. Bazen ne yaparsanız yapın yapraklarını dökmesini, kurumasını önleyemezsiniz. Çünkü bazı şeyler sizin elinizde değildir. Peki elinizde olmayan, sizin neden olmadığınız ve ağladığınızda geçmeyecek bir şey için kendinizi harap etmeniz ne kadar doğrudur?

Zihnimin içinde açılan o derin çukura kendimi itmemeye çalışıyordum. Kendimi suçlayacak bir şeyler arıyordum. Bir açık, bir hata. Ama bulamıyordum. Kanserin geri gelmesi benim neden olduğum bir durum değildi. Birçok hastalıkta belirli nüksler olabilirdi. Ama 1,5 yıl sonra aniden çıkıp gelmesi evime de hayatıma da düşen ve her saniye durmaksızın çalışan, ne zaman patlayacağını bilmediğim bir bomba gibiydi. Düşünüyordum. Bunu her ne kadar yapmak istemesem de düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Bir şey olmalı, diye geçiriyordum içimden. Bir yerlerde bir hata yapmış olmalıydım.

Ama nasıl yıllar önce hayatıma giren kanser benim hatam değilse bu da benim hatam değildi. Kendimi cezalandırmayacak zihnimde açılan o derin çukura düşmeyecektim. Hayatımın hiçbir döneminde sigara kullanmamış hatta bir kere bile denememiştim. Hiçbir kötü alışkanlığım yoktu. Gelmesi için benim neden olduğum bir şey yoktu. O zaman kendimi cezalandırmayacaktım.

Acısına ve ağrısına alıştığım kollarıma yüzümü buruşturup yatağımda dik bir konuma geldim. Komodinimin üstüne bıraktığım bilgisayarımı kucağıma alıp şarkıyı durdurdum. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Hayır, bu hayatta çok şey yapmak istiyordum.

Tıklanan kapım sesimle birlikte açıldığında abim başını uzattı. Yatakta biraz toparlanıp "Gel abi," dedim. Kapımı kapatıp yanıma geldi yavaşça. Bilgisayarın kapağını kapatıp komodinin üstüne bırakıp yatakta bağdaş kurdum. Hemen ayak ucuma oturduğunda gülümsemeye çalıştı. "Nasılsın?" diye sordu.

"İyiyim," dedim gülümseyerek. Emin olmak ister gibi elini koluma doğru uzattığında yüzümü istemsizce buruşturdum. "Geçmedi mi?" diye sorduğunda yavaşça tişörtümün sol kolunu yukarıya doğru sıyırdı. Hafif mor, yeşil renge dönmüş olan kolumun ortasına bakıp yüzünü buruşturdu acıyla. "Acımıyor," dedim. Annemler günlerdir başka hastanelerden randevu almış ve hepsine sırayla gitmiş, hiçbirine itiraz etmemiştim. Büyük devlet hastanelerinden, özel hastanelere kadar gittiğim her yerde tüpler dolusu kan vermiştim ve bu da kendimi bir deneyde kullanılacak kobaydan farklı hissettirmemiştim.

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin