30. Bölüm

2.3K 72 36
                                    

Herkese merhaba🧚🏻‍♀️ Yeniden yeni ve uzun bir bölümle geldik. Çok bekletmeden sizleri bölüme alalım♥️

Bölüm günü de dahil olmak üzere çoğu şeyi Instagram hesabından paylaşıyorum haberiniz olsun♥️

Instagram// ssirmanur

Thurisaz-Years of Silence

Kader gözyaşlarıyla bezenmiş sözcüklerini mor kapaklı defterime yavaş yavaş işlerken ben hiçbir şey yapamıyordum. Yaşamımıza devam etmemiz her zaman yaşadığımız anlamına gelmez. Bazı insanların içi ölür ama dışarıya kocaman gülümserler. Kabullensem de kabullenmesem de dışarıda hayat devam ediyor ve beni beklemiyordu. Hayat, kurallardan ibaret olan bir oyun gibiydi çoğu zaman ve ben de oyuna dahil oluyordum.

Devam etmem gereken ve ne olursa olsun beni beklemeyecek bir hayat vardı. Ben de bunu kabullenerek okula gelmiş ve her zamanki derslerime girmiştim. Ulaş'ın ya da Sıla'nın her an tetikte beklediklerini, korku dolu bakışlarını görmesem de biliyor ve hissediyordum. Gözlerimi kapayarak başımı Ulaş'ın omzuna bıraktığımda ne kadar yorgun olduğumu fark ettim ve bu yorgunluk tamamen ruhsaldı.

"Söyleyecek misin bölümdekilere?" Sıla çekinerek konuştuğunda gözlerimi araladım. "İllaki söyleyeceğim ama şimdi değil. En azından süreç başlayana kadar değil." Bugün okula geldiğimde bölüm başkanımız ve rektörümüzle konuşmuştum. Okulla tedavi süreci nasıl ilerlerdi hiçbir fikrim yoktu. Kemoterapi günlerini okula göre ayarlamaya çalışacaktım ama bunun pek de mümkün olduğunu düşünmüyordum. Ya okuldan önce ya da okuldan sonra almalıydım. Ama ne zaman alırsam alayım yan etkilerinin hayatımı zorlaştıracağına adım kadar emindim.

"Peki rektör ve bölüm başkanınız ne dedi?" Kaan merakla baktığında başımı kaldırıp biraz toparlandım. "Yani şaşırdılar ilk önce. Ama ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını söylediler. Özellikle de devamsızlıkla ilgili." Bazı derslerde devamlılık zorunluluğu vardı ve ben bugüne kadar özellikle o derslere hiç gitmemezlik yapmamıştım. Sabah yaptığımız konuşmada sadece kendi sağlığımı düşünmemi ve ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışacaklarını söylemiş en azından içime biraz olsun su serpmişlerdi. Zaten dersleri aksatacağımı biliyordum ama ilişiğimin tamamen kesilmesi okulla bir bağımın kalmadığı anlamına gelirdi ve bu da beni geçireceğim o günlerde daha da kötü etkilemekten başka işe yaramazdı.

"Belki sınıftakilere benim söylememe bile gerek kalmaz," dedim bir anda omuzlarımı silkerken. "Sonuçta bu tür haberler çabuk yayılır." Nasıl olsa her okulda haberler fazlasıyla yayılırdı. Birinin şu anki durumumu bilmesi okulun tamamının bilmesi ile eş değerdi. Çünkü hiç kimse duyduğu şeyi konuşmadan edemezdi. Domino taşlarının dizilip devrilmesi gibi en baştakinden sondakine herkes bir şekilde duymuş olacaktı.

"Yine de böyle düşünme. Yani... Hassas bir konu sonuçta ve kims-" Ulaş'ın lafını bölüp güldüm. "8 ay önce lisede aynı konu dilden dile dolaşırken de hassastı. Ama sonucu hepimiz biliyoruz." Gözlerine bakarken bir anlığına geçmişi düşündü. Çok da geçmemiş olan o geçmişi. Gözlerine yayılan hüzün beni kendime getirdiğinde aslında cümlelerimi onu yaralamak ya da laf sokmak için kurmadığımı fark ettim. Ulaş'a kasıtlı bir şey söylememiştim ve söylemezdim de. Neden her şeyi berbat ediyordum ki?

Kendime olan sinirimle elimi alnıma götürüp saçları geriye attım ardından Ulaş'a dönüp "O şekilde söylemek istemedim. B... Bir şey kastetmedim," dedim. Elimi tuttuğunda başparmağı ile tenimi okşadı. "Biliyorum. Farklı bir şey düşünmedim."

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin