Herkese merhaba❤ Yaklaşık 8 bin kelimelik oldukça uzun bir bölümle sizi baş başa bırakıyor ve bölüm sonuna yazdıklarımı muhakkak okumanızı istiyorum. Bölüm sonunda bol bol konuşalım.
Şimdiden tüm destekleriniz için teşekkür ederim. Twitter'dan #ipek ya da #ipekwattpad tagleri ile destek verebilirsiniz. Bölüm günlerini, alıntıları vs genellikle Instagram hesabımızdan duyuruyorum. İyi okumalar...
Bu bölüm kitaba başladığı ilk günden beri her zaman yanımda olup beni destekleyen, sevgisini her daim gösteren ve bölümün ön okumasını da yapan @kaffeejunky Yasemin için♥️ İyi ki varsın. Her şey için sonsuz teşekkürler. Sevgin de yerin de her zaman çok farklı🌿🧚🏻♀️♥️
Instagram// ssirmanur
emre aydın&Çağan Şengül-Beni Anla
Amfideki formüllerle ve sayılarla kaplı olan, kaçıncı kez dolduğunu unuttuğum büyük tahta yeniden silinirken arkama yaslanıp birkaç saniyeliğine gözlerimi kapattım. Birkaç dersin üstüne yaptığımız blok matematik dersi epey yoğun geçiyordu. Not almaktan dolayı ağrıyan kolumu ovalamaya başladığımda hemen sağımda oturan Ulaş bana bir bakış attı.
"Yoruldun mu?"
Başımı belli belirsiz salladım. "Kolum ağrıdı," dedim hafifçe hayıflanırken. Kolumun iç kısmındaki ağrı dersin ilk dakikalarından beri giderek artmıştı. Hatta öyle bir duruma gelmişti ki ağrıyı hafifletmek için dişlerimi sıktığımı bile çok sonradan fark etmiştim. "Tamam bırak sen. Sonra notları benden fotokopi çekeriz." Ağzımı itiraz etmek için açacaktım ki Ulaş kaşlarını çattı. "Hiç itiraz etme bir tanem." Gerçekten de itiraz etmesem çok daha iyi olacaktı. Birkaç gündür kolum, gece ağrı yapmaya başlamış ve keskin bir sızı ile uykumdan uyandırmıştı. Dün gece de aynısı yaşanmış ama sonra kol ağrım hafifleyince sızıp kalmıştım.
"Tamam, itiraz etmiyorum."
"Aile var burada aile." Sıla, sessizce sol taraftan beni dürterken gülümsedim. "Sen ve hayali arkadaşların mı?" dedim sorar gibi. Gözlerini kısıp bana baktığında onu taklit ettim "Bir daha ortaya ben oturayım da siz görün gününüzü." Tehditkâr çıkan sesine karşılık her ne kadar kahkaha atmak istesem de sınıftaydık.
"Evet, arkadaşlar! Biraz yoruldunuz galiba." Matematik hocası gülerek bize baktı. Biraz mı yorulmuştuk cidden? Sınıfın ortasında yorgunluktan ağlamama ramak kalmıştı.
"Bugünlük bu kadar diyelim. Ders bitmiştir." Sınıftan sesler yükselmeye başladığında eşyalarımı toparlayıp hemen çantamın içine attım. Sınıfın biraz boşalmasını bekleyip biz de ayaklandık. "Sen çok kem gözlüsün," dedim Sıla'nın koluna girerken. Sıla, neyden bahsettiğimi anlamazmış gibi "Aaa ne alaka ya?" dedi. "Bir de üstüne üstlük tehdit ettin beni." Sesim ona yaptığı şeyleri yeniden hatırlatıyormuşum gibi çıkmıştı.
"Senin açlık başına vurmuş hemen yemekhaneye gidelim." Yemeği bahane ederken gülerek yemekhaneye girdik. Uzun yemek kuyruğunu bekleyip yemeklerimizi aldığımızda boş bir masaya geçtik. Bizim ardımızdan sınıf arkadaşlarımızdan birkaçı da masamıza geldiğinde yemeklerimizi yemeye başladık. Kaan da son dersine girip çıkmış bizimle yemekhanede buluşmuştu. Bir yandan dersleri bir yandan da gündemdeki birkaç şeyi konuşurken önümdeki yemeklere pek de dokunmamıştım.
Ulaş gülerek bana döndüğünde ilk önce tabağıma baktı. Yüzündeki gülümseme silinirken "Hiçbir şey yememişsin," dedi. Önümdeki yemekten bir çatal alıp "Bak yedim ve doydum," dedim bir elimi de karnıma götürürken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPEK | TAMAMLANDI
ChickLit[TAMAMLANDI] Hayat sizden her şeyinizi alabilir. Aşkınızı, arkadaşlarınızı, sağlığınızı... İpek lise birinci sınıfta vücudundaki değişimler ve ufak bir baygınlık sonucunda kanser olduğunu öğrendiğinde, hayatının çok farklı bir dönemine geçiş yaptığı...