36. Bölüm

1.3K 62 11
                                    

Selam🙋🏻‍♀️ Umarım hepiniz çok iyisinizdir. Sizlere bölümü atıp sınavlarıma kaçıyorum maalesef. Bu yüzden bir sonraki bölüm biraz geç gelebilir. Anlayışla karşılayacağınızı umut ediyorum🙏🏻 Sizlerden ufacık bir şey rica edeceğim. Umarım beni kırmazsınız. Bunu nasıl dile getireceğimi de pek bilmiyorum aslında...

Okunma sayısı ile etkileşim asla birbirini tutmaz, bunu öğrendim. Ama yorum konusunda hep aynı insanları görmek sanki onları da zorluyormuşum hissi yaratmaya başladı bende😔 Onların da kendilerini zorunlu hissetmesini istemiyorum. Bölümde uzun uzun yorum yapmak istemeyebilirsiniz. Ama en azından bölüm sonunda tek bir yorumda dahi olsa düşünceleriniz ya da beklenti ve sorularınızı yazarsanız bence güzel bir etkileşimde oluruz🙏🏻❤ Beni anlayacağınızı düşünüyorum.

Son olarak her şeyi Instagram hesabından paylaşıyorum. Oradan takip edip gelişmeleri öğrenebilirsiniz. Vote verip yorum yapmayı unutmazsanız çok sevinirim. İyi okumalar🤍

Instagram//ssirmanur

Kıraç-Zaman

Dilime dolanan bir şarkıyı ıslıkla birlikte çalmaya başladığımda güzel havaya ve parıldayan güneşe karşılık derin bir nefes aldım. Baharı gerçekten seviyordum. Gülümseyerek Ulaşların apartmanına girdiğimde asansörü geçip merdivenlere yöneldim. Ulaşların katına geldiğimde gülümseyerek zile bastım. Umarım Ulaş evdedir.

Kapı birkaç saniye içinde açıldığında karşımda Sevda Teyze vardı. "Merhaba Sevda Teyze!" diyerek gülümsediğimde o da bana gülümsedi. "Merhaba İpekçiğim gelsene." Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girerken "Ulaş evde miydi Sevda Teyze?" diye sordum. "Evde kuzum. Sizin planınız mı vardı?"

"Yok. Aslında izin verirsen hemen aşağı caddedeki kafelerin birinde birer kahve içip gelelim diyecektim." Tatlı tatlı baktığımda sıcacık gülümsedi. Kolumu sıvazladı bir anne merhametiyle. "Gidin tabii iyi olur. Odasında oyun oynuyordu."

Kapısını tıklamıştım ama duymamıştı. Onun yerine oyundaki arkadaşlarıyla konuşmasını duyuyordum. "Ya şunu elinizle oynasanıza!" Sesi bayağı gür ve bir o kadar da oyun yüzünden heyecanlı geliyordu. Kapıyı açıp içeri yavaşça girdiğimde bilgisayarının başına oturmuş, son günlerde Kaan ile muhabbetini fazlasıyla döndürdükleri oyunu oynuyordu. Beni fark etmesi birkaç saniyesini almıştı sadece. Kulaklığının tekini çıkarıp bana gülümsediğinde gidip arkadan boynuna sarıldım. "Beyler benim sevgilim geldi ben çıkıyorum," dedi kolumu okşarken.

"Ya hayır devam et," diye itiraz ettim. Yarım bırakmasını istemiyordum. Onu bekleyebilirdim. Karşı tarafı birkaç saniye dinledi.

"Duyuyor musunuz bana küfür ediyorsunuz ama İpek ne kadar düşünceli?" Onların neler dediğini duyamıyordum elbette. "Selam vermek ister misin?" diyerek bir teklifte bulunduğunda "Kimler var?" diye sordum. Tanıdığım insanlarsa problem yoktu. Ama yabancı insanlardan çekinebilirdim. "Bölümdekiler ya."

Sonra yerinden kalkıp kocaman kulaklığı başıma geçirdi. Kulaklığın mikrofonunu ayarlayıp "Konuşabilirsin," dediğinde "Selam!" dedim son heceyi uzatırken. Ulaş o sırada Discord ekranını açmıştı. Şimdi kimlerin konuştuğunu görebiliyordum. Hepsi aynıda "Selam," dediğinde kıkırdadım. "Kanka geldin çocuğu elimizden aldın ya." Enes, yalandan tripli bir sesle konuşurken ben de aynı şekilde yalandan "Ayy çok özür dilerim. Tekrarı olmaz demek isterdim ama kesin olur!" diyerek güldüm.

"Siz bayağı bayağı oturup birlikte oyun oynuyorsunuz! Çocuğum gidin biraz ders falan çalışın, bir oksijen alın," diye bir anne edasıyla konuştuğumda hepsinin gülüşmeleri kulağıma doldu. "Kanka sen de oynasana bizle bir tur. Acil işiniz yoksa tabii." Gelen teklife karşılık Ulaş'a baktığımda onları duyamıyordu. "Acil işimiz yok. Tamam, hadi oynayalım. Ama ben çok iyi oynarım haberiniz olsun," dedikten sonra sesi kapatıp Ulaş'a döndüm.

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin