Ben geldim. Kısa ama sonu çok güzel olan bir bölüm bıraktım sizlere. Bir sonraki bölüm Sıla'nın ağzından olacak♥️
İpek'in hayatına çok güzel insanlar dahil oluyor. Belki şu an bir elin parmaklarını geçmiyor gibiyiz ama ben daha çok kişinin okuduğuna eminim♥️ Destekleriniz için şimdiden teşekkür ederim. Bölümü yazarken dinlediğim şarkıyı bıraktım buraya. Bir de ufacık bir ricam olacak. Bu yazdığım 13. Bölüm ve sadece 2 kişinin yorum desteğini görüyorum. Onlara zaten minnetim bambaşka♥️ Ama bence hepimiz birkaç cümle tepki verebiliriz değil mi? Sizlerle yorumlarda konuşmayı çok seviyorum ben♥️
Mark Eliyahu-Open Sky
Hayat, heyecanla paralel ilerleyen bir düzenekti benim için. Heyecan her zaman damarlarımdaydı. Okula başlarken, herkesin önünde şiir okurken, Ulaş ellerimi tutarken, ameliyata girerken... Heyecan hep benimleydi ama bu sefer bambaşkaydı.
Önümde yapmam gereken bir seçim vardı. Ben bunu erteledikçe boğazıma dolanıp beni nefessiz bırakmaya yetiyordu bu. Haftalardır aklım karışık, deli gibi heyecanlıydım. Ne kadar da uzun zaman olmuştu bu tatlı heyecanı tatmayalı. İçimde uçuşan kelebekler yoktu. Belki de yeşeren umutlarım vardı. Damarlarımdan geçip giden kanımın her defasında nasıl da kaynadığını, kalbimin nasıl da hızla atmaya başladığını hissediyordum.
Sıla, bana Ulaş'ın fotoğrafı bulup sakladığını söylediğinde sadece bir haber söylememişti. O bana yeşerecek birkaç umut tanesi de bırakmıştı. İçimde biriken ve dökülmeyi bekleyen o kadar şey vardı ki... Ama artık hiçbir şeyi tamamıyla düşünemiyordum. Kafam öyle karışıktı ki geçen bu haftalarda sadece defterime bir şeyler yazmıştım.
Sıla bir yandan, Fransa'dakiler bir yandan söylemem için baskı kurarken iyice çıkmaza sürüklenmiştim. Özellikle Sıla artık söylemem konusunda hem okulda hem de evde öyle köşeye sıkıştırmıştı ki beni. Ama içimdeki birkaç umuda tutunup karar vermek istemiyordum. Anlatacaklarım, Ulaş'ın duyacakları kolay şeyler değildi ve ben adım kadar eminim ki bu olayın ardından çok büyük fırtınalar çıkacak ve biz belki de dönüşü olmayan bir yola girecektik. Gözlerimizden akıp giden yaşlar ile birbirimizi bitirecektik belki de.
En mantıklımız olarak bu konuyu Darcy'e özel olarak açmıştım. Aklımın ne kadar karışık olduğunun farkındaydı. Bu olaylara hem kalbiyle hem de mantığıyla bakabilecek tek kişiydi. Ne düşünüyorsam, neyden korkuyorsam hepsini tek tek anlatmıştım. İlk günden beri yanımda olduğunu hissettirmekle kalmamış beni çok güzel sakinleştirmişti de.
"Sizi, seni çok özledim. Bu söylediklerini ekran karşısından değil de yüz yüze söylemene ihtiyacım var galiba."
Oraya gittiğimde Sıla'yı, buraya geldiğimde de onları çok özlüyordum. Biz hiç tam olarak bir arada bulunamamıştık. Sıla'nın geldiği yaz her şey çok güzeldi. Fayette, Freddy, Sıla ve Darcy yanımdaydı.
"Sana söz verdim. Ne olursa olsun geleceğim yanına biliyorsun. Emin ol biz de seni çok özledik." Gülümsemesi genişlerken ben de gülümsedim. Bilgisayarının arkasındaki bir şeye doğru uzanırken ona baktım. Fransa'da çekildiğimiz fotoğraf ellerinin arasında dururken gülümsemem buruklaşmıştı. "Bak bu hâlâ odamda asılı ve bu fotoğrafı güncelleyeceğiz emin ol."
Elindeki birkaç fotoğrafı kameranın kadrajından bana gösterirken dudaklarımı ısırdım. Bir elinde grupça çekildiğimiz bir fotoğrafımız varken diğerinde ikimizin ayrı çekildiği bir fotoğraf vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPEK | TAMAMLANDI
Literatura Kobieca[TAMAMLANDI] Hayat sizden her şeyinizi alabilir. Aşkınızı, arkadaşlarınızı, sağlığınızı... İpek lise birinci sınıfta vücudundaki değişimler ve ufak bir baygınlık sonucunda kanser olduğunu öğrendiğinde, hayatının çok farklı bir dönemine geçiş yaptığı...