46. Bölüm

1.3K 52 13
                                    

Bu bölüm yeniden Marmaris'teyiz. İyi okumalar!☀

Instagram// ssirmanur

Yüzyüzeyken Konuşuruz- Bodrum

Cem Adrian- Ben Seni Çok Sevdim

Dizlerimin üstünde duran laptopa oflarcasına bakıp yanda duran soğuk kahvemden büyük bir yudum aldım. Yan odadan gelen kıkırtılar sinirle kaşlarımı çatmama neden olurken laptopta izlediğim diziyi durdurdum. Bensiz eğleniyorlardı. Hem de benim odamda.

Sabahın erken saatlerinde abim ve Ulaş tarafından uyandırılmış ve apar topar abimin odasına bir günlüğüne yerleştirilmiştim. Dakikalar sonra Sıla, Kaan ve Açelya Abla da gelmişti. Hep birlikte odamı boyuyorlardı. Ben ise burada sabahtan beri oturmuş dizi ve film izliyordum. Gerçekten muhteşemdi!

Geçen günlerde odamın boyasının yenilenip yenilenmeme konusunu konuşuyorduk. Unuttuğum bir şey vardı ki Ulaş onun yanında konuştuğum en ufak şeyi bile gerçeğe dönüştürmeden rahat edemiyordu. Bu iyi bir huy muydu yoksa kötü müydü daha tam olarak karar vermiş değildim. Bazen öylesine bir şeyler konuşurduk ve bir gün sonra bir bakardım ki konuştuğumuz o şey Ulaş sayesinde gerçekleşmiş. Bu boya işi de bana tam olarak söylemeseler de kesinlikle Ulaş'ın başının altından çıkmıştı.

Saatler önce hepsi odama doluşmuş ve ara sıra da nasıl olduğuma bakmaya gelmişlerdi. Abimle odalarımız yan yana olduğundan sıcak yüzünden açık tuttuğum pencereden içeriye gülüşmeleri doluyordu. Fazlasıyla keyifli vakit geçiriyorlardı ve sürprizi bozmamak için de odaya adımımı dahi attırmıyorlardı. Ara sıra Sıla ya da Açelya Abla geliyor biraz oturup gidiyorlardı ama bunlar da çok uzun zaman dilimleri olmuyordu. Haksızlıktı.

Ulaş odaya girip yatakta beni görünce gülümsedi. "Nasıl gidiyor?" diye sorduğunda kapıyı kapatıp yanıma geldi. "Kötü," dedim tripli bir seste. İçtiğim soğuk kahveyi komodinin üstüne bıraktığımda uzattığım bacaklarımı toparladım. Gülerek yanıma oturduğunda "Biraz tez canlısın," dedi.

"Ama ben çok sıkılıyorum burada tek başıma. Ne yapayım?" Yüzümü düşürüp kollarımı birbirine doladığımda Ulaş gözlerini devirip bana baktı. "Hayır orada eğleniyorsunuz duyuyorum yani." Sabahtan beri güle oynaya vakit geçiriyorlardı. "Biraz el insaf ama," diye direttim. "Ya ben de geleyim ya da siz buraya gelin."

Onun konuşmasına izin vermeden tek nefeste konuşmaya daha doğrusu derdimi anlatmaya devam ettim. "Hayır kendi kendime mi konuşayım burada? Deli mi olayım ne istiyorsunuz?" Kaşlarımı çatıp ona baktığımda "Az kaldı İpek. Biraz daha beklemen gerekiyor," dedi. Demesi kolaydı tabii. "Hem sen dizi falan izlesene ya da uyu." Eliyle laptopu gösterdiğinde o laptopu başında kırmama gerçekten birkaç saniye vardı.

"Ya izle izle bıktım ama ben ya!" diye hayıflandım. "Sabahtan beri 2 film izledim. Kaç tane dizi bölümü izlediğimi bile bilmiyorum. Sosyal medya keşfetimi bile kaç kere dolandım senin haberin var mı? Yeni bir şey düşmüyor ekrana." Elime aldığım telefonun arkasına birkaç kere anın hiddetiyle vurduğumda beni gerçekten çılgına çevirecek bir rahatlıkta konuştu.

"Uyu biraz."

"Çok komik!" diyerek yatakta doğruldum. "Hayır vallahi dayanamam bakacağım." Bir anda ayaklandığımda o da benimle birlikte ayaklandı. "İpek!" Gerçekten artık dayanamayacaktım. "Ucundan bakmam lazım Ulaş. Dayanamam, uyuyamam." Ucundan biraz bakıp geri dönerdim. Ama bakmam lazımdı.

"E bitmedi ama daha," diye direttiğinde "Ya bitmezse bitmesin be!" diye bağırdım. "Canıma tak etti çocuk! Hayır, girdiniz odaya kaç saattir yoksunuz." En azından biri benimle kalıp bu sıkıntıya ortak olmalıydı. "Sabahtan beri sıkıldım." Şu odanın içinde yapabileceğim her şeyi yapmıştım. Evet bakınca çok keyifli görünüyordu ama işte tam olarak öyle değildi. İlk filmi ve birkaç bölüm diziyi izlemek beni oyalamıştı ya da biraz şekerleme yapmak. Ama sonrası tam bir felaketti. Uzun bir süre bilgisayar ekranına bakabileceğimi düşünmüyordum.

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin