38. Bölüm

1.5K 65 24
                                    

Herkese uzun bir aranın ardından merhaba❤ İnanılmaz uzun bir bölümle geldim. Sindirerek okumanız tercihimdir. İçinde her türlü duygu durumu bulunur🙊 Ama yine de cidden güzel bir bölüm oldu. Yaklaşık 30 Word sayfası uzunluğundaki bu bölüme beğeni vermeden ve güzel yorumlar yapmadan geçmeyin olur mu?❤

İyi okumalar...

Instagram// ssirmanur

Çökertme (Halilim) Türküsü

Mabel Matiz-Fırtınadayım

Soğuk hastane duvarları mıydı insanları bu kadar üşüten, yoksa duymaktan korktukları o acı kelimeler mi? Aşinası olduğum koridorda tek başıma otururken etrafa nasıl bakışlar attığımdan haberim bile yoktu. Korkuyor muydum? Belki.

Stresten dolayı sol bacağımı aralıksız olarak sallarken bir yandan da parmağımdaki sargı ile oynuyordum. Ne zaman duygu fazlalığı yaşasam hemen midem bulanmaya başlardı. Şimdi de aynısı oluyordu. Midem deli gibi bulanırken ağzımdaki maske yüzünden çok da iyi nefes alamıyordum. Otuzlarının başındaki, küt saçlı hemşire odadan çıkıp "İpek Arslan?" diye soruyla karışık bir şekilde koridorda seslendiğinde heyecanla ayağa kalktım.

Beni gördüğü gibi eliyle odayı gösterdi. "Buyurun geçebilirsiniz. Bahar Hoca sizi bekliyor!" Başımı sallayıp maskemi birkaç saniyeliğine çeneme doğru indirip derin bir nefes aldım. Maskemi geri taktığımda titreyen ve stresten dolayı hafif terleyen ellerimi kotuma sildim. Kapıyı tıklayıp içeri geçtiğimde Bahar Hoca masasındaydı. Beni görünce gülümseyerek "Hoş geldin İpek!" dedi. Eliyle sandalyeyi gösterdiğinde "Merhaba," diyerek oraya oturdum. Omzumdaki çantayı çıkarıp yanıma bıraktığımda tüm dikkatim Bahar Hoca'da idi.

Günler öncesinde çok detaylı bir taramaya girmiştim ve sonuçların çıktığını öğrendiğim gibi kimseye haber vermeden doğruca buraya gelmiştim. Güzel ya da kötü ne duyarsam duyayım ilk benim haberim olacaktı bu sefer.

"Nasılsın?" Bahar Hoca heyecanımı yatıştırmak ister gibi normal bir tonda nasıl olduğumu sorduğunda titreyen sesime hâkim olmaya çalışarak "İyiyim siz nasılsınız?" diye sordum. Gülümseyerek bilgisayarından bir şeylere bakmaya başladığında "Ben de iyiyim," dedi.

Gözleri birkaç saniyeliğine kapıya değdiğinde "Başka kimse yok mu?" diye şaşkınlıkla sorduğunda ben de aynı şaşkınlıkla cevap verdim. "Kimin olması gerekiyordu?"

"Ben anne ve babanla da konuşmak istiyordum. Hatta önce onlarla konuşsa-" Lafını bölüp "Yoklar," dedim. Sesim sert miydi bilmiyorum ama bu tavrım Bahar Hoca'yı şaşırtmış gibiydi. "15 yaşında değilim. Sürecin başında da söyledim size. Bir şeyi öğrenmem gerekiyorsa ilk ben bilmek isterim. Tek başıma geldim."

Anladığını belirtir gibi başını salladığında parmaklarını birbirine doladı. "Sonuçlar çıktı," dediğinde kalbim deli gibi çarpmaya başlamıştı bile. Odada başka birisi olmadığı için maskemi çıkardım. Yaz mevsiminde olmamıza rağmen ellerim buz kesmişti. Pür dikkat ağzından çıkacak olan kelimeleri dinlemeye başladığımda kulaklarım uğuldamaya başlamıştı bile.

"Tümör yeterli derecede küçülmüş, ameliyatını yapabiliriz artık." Doğru mu duymuştum? Yüzümdeki gülümseme artıp azalırken inanamıyordum. Artık ameliyat olabilir miydim cidden? Bahar Hoca bir şeyler diyemediğimi fark ettiği anda devam etti. "Ama her ameliyatın bir riski olduğunu unutma."

Yüzümdeki o yarım yamalak, artıp azalan gülümseme bir anda yerini soğuk bir ifadeye bıraktı. "Bu ne demek yani?" Aklıma gelen şeyle birlikte titredim. "Lenflerim alınmayacak değil mi?" Kolum için korktuğum en büyük şeylerden biri lenflerimdi.

İPEK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin