BÖLÜM-11

91 14 0
                                    

     Denys, evinin balkonunda, elinde sigarasıyla, bir yandan gece karanlığı çökmüş şehri izlerken bir yandan da düşünüyordu.

     Damian'ın ölümü onu şaşırtmamıştı. Genç adamın arabasından inerken ona olan bakışları, ona zarar vermediği için ettiği teşekkürler aklına geldiğinde sigarayı dudaklarına götürdü sakince. Alejandro Estevan hakkında yaptığı araştırmanın sonucunda trendeki füme rengi boş çantanın sahibi olduğunu anlamıştı. Yeni şeyler öğrendikçe asıl cevaptan uzaklaşıyormuş gibi hissetmek normalde yaşadığı şeylerden biri değilken şimdi bir bataklığa gömülüyormuş gibiydi. En az 40 yıldır süren bu dosyanın, en başından beridir, dünyayı etkisi altına almış bu suç örgütüyle bir ilgisi vardı da bunu fark etmemiş miydi? Bu, nasıl mümkün olabilirdi? Nasıl olmuştu da Exitus Letalis'i bulmak bu kadar zor olmuştu, nasıl gizlenmişlerdi, ne zamandır faaliyettelerdi? Neden kendilerini göstermek için şimdiyi beklemişlerdi?

     Dedektif bir elini saçları arasına atarak saçlarını karıştırdı. Neyle karşı karşıya olduğunu nasıl olurdu da bilemezdi? Bu zamana kadar hep insanların bir sonraki adımını bilirdi ama şimdi... Sıradaki adımı tahmin bile edemiyordu. Damian'ın ona anlattıklarını düşünüp duruyor bugünkü olayla birleştirmeye çalışıyordu. Neden aynı örgütün iki üyesi bir trende birbiriyle eşya alışverişi yapmıştı? Neden saat diğer tren davalarındaki gibi 21.19'u gösteriyordu? Frederic Garlen'in kanının bununla ne ilgisi vardı?

     Denys, davayı çözdüğünü düşünmüştü ama bugün yaşanan cinayet ve intihardan sonra aklındakileri silmek, sıfıra düşmek zorunda kalmıştı. Elinde ne vardı? Karşısında kim vardı? Onu neden buna dahil ediyorlardı?

     Sigarayı atarak eve girdi. Çift kişilik yatak üzerinde sırt üstü yatarak karanlıktan göremediği tavana dikti bakışlarını. Daha önce hiçbir konuda başarısız olmamıştı, hiçbir dosya onu uykularından edebilecek kadar zor olmamıştı... Bu denli düşünmenin yanında getirdiği yorgunlukla gözleri kapanırken komodin üzerindeki telefonunun çalışı yerinden sıçramasına sebep oldu. Saat sabahın 4'üydü. Onu özel hattından kim arıyor olabilirdi? Bilinmeyen numaradan gelen aramayı 3. çalışta açtı. Karşıdan robotik bir ses duyuldu.

     "Dedektif Denys Eloi, bu saatler bizim en sevdiğimiz saatlerdir. Bu saatler... günah saatleri. Emirler uygulanır, geri alınamayacak sonuçlara mâl olur, son nefesler verilir ve biz yine kazanırız. Exitus Letalis, sizinle tanışmaktan büyük şeref duyuyor. Hayatınızın davasına hoş geldiniz."

     Denys, söylenenleri dikkatle dinliyor tek kelime etmiyordu. Kayıttan çalındığı belli olan konuşma devam etti. Ses kaydıyla o kadar oynanmıştı ki konuşan kişinin ses tonu kulak tırmalıyordu.

     "Elbette o saray misali beyninizin her bir köşesi sonuna kadar açılmış kapılarla, türlü türlü odalarla karşılıyor bizleri. Merak ediyorsunuz dedektif... Çok merak ediyorsunuz. Kim olduğumuzu, ne için çalıştığımızı, bunca yıldır devam eden tren saldırılarıyla ne ilgimiz olduğunu, 21.19'u ve tabii ki ünlü bilim adamı Frederic Garlen'in kanının ne ifade ettiğini..."

     Oluşan sessizlik dedektifin konuşma isteğini gün yüzüne çıkarsa da o, dudaklarını birbirine bastırarak bekledi. Bir dakikalık sessizliğin sonunda kayıt oynatılmaya devam edildi.

     "Frederic'in kim olduğunu biliyorsunuzdur, size ne kadar benzediğini de. Bazı insanlar durmaları gereken yerde durmazlar ve biz de bu insanlarla karşı karşıya kalmaktan nefret ederiz. Günün birinde kendini bilime adamış bu insanla da karşı karşıya gelmemizin sebebi tam olarak buydu. Frederic Garlen durması gereken yerde durmadı dedektif. İçimizdeki nefret ve kinin doğurabileceği sonuçları kavrayamadı. Bu, edilmiş bir yeminden ibaret. Kanının son damlasına kadar elimizde olduğunun bir göstergesi..."

Rigor MortisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin