BÖLÜM-12

87 15 2
                                    

      Dedektif, CCID'de kendisine ayrılan odada, masasının arkasında oturuyordu. Karşısındaki bilgisayara ara ara iki polisin de anlamlandıramadığı bakışlar atarken gergin görünüyordu. Ne Antonin ne Adreanna, Dedektif Denys'i daha önce böyle görmemişti. Adreanna, dünkü olayın dedektifin bugünkü haline sebep olduğundan emindi ama nedenini henüz anlayamamıştı.

     Denys, odasına çağırıp bir süredir masasının karşısında ayakta beklettiği, yorgun iki memurla konuşmaya başladı.

     "Öncelikle tren dosyasının kapandığını söylemek istiyorum."

     Kurduğu ilk cümleden her ikisinin de ne kadar şaşırdığını anlamıştı. Neyi ne kadar anlatması gerektiğini bilmiyordu çünkü suç örgütü iki polisin de bu oyuna dahil olacağını söylemişti. Kapalı alanda sigara içmesini yasaklayan kurala sesli bir şekilde sövdükten sonra devam etti.

     "Elimizdeki yeni dosya tren dosyasından daha önemli ve daha karmaşık."

     Antonin dedektifin ortağının kim olduğunu açıklayacağı o ana kadar nefesini tutmak istiyordu. Daha önce hiç bu kadar heyecanlanmamıştı.

     Adreanna, göz ucuyla yanındaki adama baktı. Kendisi; dedektif, ortağının kim olduğunu söylerken bayılabilirdi.

     Dedektif her zamanki gibi karşısındaki polislerin bakışlarından ne düşündüklerini anlayarak sesini yükseltip konuşurken düşüncelerine son vermelerini sağladı.

     "İkiniz de ortağım olacaksınız, tamam. Söylediklerime odaklanmanızı istiyorum!"

     Adreanna şaşkınca Antonin'e baktığında onun da kendisine aynı şaşkınlıkla baktığını gördü. Dedektif için bu kadar önemli bir konunun tek cümleyle ve bu denli bir sinirle açıklanmış olması ikisini, dedektifin söylediği şeyden daha çok şaşırtmıştı. Adreanna, emin olmak için sordu.

     "Ben ve Antonin, ikimiz... Sizin ortağınız mı olduk şu an dedektif?"

     Adam, sinirle ofladı.

     "Evet Adreanna, evet!"

     Antonin, dedektifin ona bağırışıyla gerildiğini anladığı Adreanna'nın beline nazikçe dokundu. Bu dokunuşla istemsizce sırtını dikleştiren Adreanna, kaçamak bir bakışla Antonin'e baktı. Adam, bakışlarını dedektife yöneltmişti.

     "Bir suç örgütünün peşindeyiz," dedi dedektif lafı daha fazla dolandırmak istemeyerek.

     Antonin, elini Adreanna'nın belinden çekerek dikkatle dinlemeye başladı. Adreanna da dedektifin masasına doğru fazladan bir adım atmıştı.

     "Tren dosyasının arkasında bu suç örgütü varmış. Exitus Letalis... 10 yıldır üzerinde çalıştığım, 40 yıldır devam eden bu dosyanın sırlarını gece beni arayıp anlattılar. Bana karşı bir savaş açtılar, sizi de bu savaşa dahil ettiler."

     Dedektif, monitörü onlara doğru çevirdi. Büyük ekranda Antonin ve Adreanna'nın otelin önünde çekilmiş bir fotoğrafları vardı. "Dedektifin ortakları oyuna dahil oldu!" başlığı, fotoğrafın üstünü boydan boya kaplamıştı. İki polis de bugünkü gazetede bu görseli göreceklerinden emindi. Antonin, Florette'nin bunu görmesini engellemesi gerektiğini düşünmekle meşgulken Adreanna, dışarıda elini kolunu sallayarak gezen, rüyalarına giren o adamın bu haberi görmesi düşüncesiyle titremeye başlamıştı. Onun, kendisini bulma ihtimali nefesinin kesilmesine sebep oldu. Neden ondan kaçmak yerine onu kendi elleriyle öldürüp bu işkencesine bir son vermiyordu?

     Önündeki masaya tutundu güçlükle. Antonin, bunun farkına varamayacak kadar kendini Florette'yi düşünmeye kaptırmıştı. Annesinin kalbinin buna dayanmayacağını biliyordu. Arkasında, adı "ölüm" olan bir suç örgütü varken oğlunu evden dışarı çıkarmak bile istemezdi... Antonin, kendisinin başı beladaysa annesinin de hedefte olabileceğini düşündü. Ellerini ensesinde kenetledi. Dedektif, daha tüm olayı anlatmadığı yeni ortaklarının bu tepkilerini anlayışla karşıladı. Kendisi de onlar kadar gergindi. Daha önce hiç, önünü bu kadar göremediği bir yolda ilerlememişti. Oynayabileceği akıl oyunlarına güveniyordu ama bir kurşunla ölmeye, düşünerek karşı çıkması zordu.

     "Neden?" diyebildi Adreanna zorlukla. İlaçlarını içmeyi unutmuştu.

     "Bilmiyorum," dedi dedektif.

     Dedektif her şeyi bilebilirmiş gibi bir izlenim yaratmışken ondan böyle bir şey duymaları ikisinin de buradan çıkar çıkmaz öleceklerini düşünmelerine neden olmuştu.

     "Çok iyi gizleniyorlar, onlar isterse onları görebiliyoruz."

     Denys, bu duruma çok sinirlenmişti. Monitörü kendine çevirdi.

     "Nerede olduğumu, ne yaptığımı biliyorlar. Her hareketimi izliyorlar ama ben onları göremiyorum."

     Kendi kendine konuşuyormuş gibiydi. Tekrar monitörü çevirdiğinde bu sefer de trenin yanındaki fotoğrafını gösterdi.

     "Bu kadar yakınlar ama göremiyoruz!" diye var gücüyle bağırdığında iki polis de yerinden sıçradı.

     Gözü kararan dedektif, masası üzerindeki eşyaları ani bir hareketle dağıttı. Kalemler ve içi kâğıt dolu dosya, içindeki kâğıtlar etrafa saçılarak yere düşerken Adreanna da Antonin de adı olmadığı için tren dosyası dedikleri kapanan dosyanın üstündeki beyaz kâğıda bakıyorlardı. Dedektif, "ölüm"ün dosyasına ölüm katılığı anlamına gelen "Rigor Mortis" ismini koymuştu. Henüz kimse bunun farkında olmasa da bundan sonraki her davanın dosyasında aynı iki kelime yer alacaktı.

     "Rigor Mortis"

 *

     Adreanna eve erken dönmüştü. İlaçlarını içmeyi unuttuğu için titreyen elleriyle anahtarı bir türlü kavrayamayan parmakları anahtarın kapı önündeki paspasa düşmesine sebep oldu. O zaman yerdeki siyah kutuyu fark eden Adreanna, etrafına bakındıktan sonra kimseyi göremediği için küçük kutuyu alıp eve girdi. Bugün öğrendiklerinden sonra her şeyden şüphe duymaya başlayacak olduğunu biliyordu. Kutunun kapağını temkinli bir şekilde açtığında bu şüphelerinin yersiz olmadığını anlamıştı. Kutu içinden çıkan siyah kartın üzerinde italik beyaz harflerle bir cümle yazıyordu.

     "Exitus Letalis, sana bir nefes kadar yakın."

     Adreanna, farkında olmadan belindeki silahı kavradığında kartı çevirdi.

     "21.19" yazıyordu.

     Ne yapacağını bilemeyerek, girişte, kapının önünde çöktü. İlaçlarını içmediği için, sürekli gizlediği duyguları bir anda gün yüzüne çıkarken gözlerinden akıp giden yaşlara engel olamadı.

 *

     Antonin, arabasından inerken kapı önünde onu bekleyen Florette'ye zorla da olsa gülümsedi. Annesinin, bir terslik olduğunu anlaması an meselesiydi. Gazeteye bakıp bakmadığını şu anki yüz ifadesinden anlayamıyorken ona sarıldı. Sıkıca sarıldıklarında; Antonin, küçücük bir çocukmuş gibi ona ne kadar korktuğunu söylemek istedi. Onun yerine aynı zorlama gülümsemeyle Florette'nin arkasından eve girdi. Anahtarlığa konmuş küçük siyah kutuyu eline alarak Florette'ye soru sorar gibi gösterdi.

     "Seni karşılamak için dışarı çıktığımda kapının önünde buldum oğlum. Kapıyı çalmışlar ama duymamışım sanırım," diyerek cevapladıktan sonra oğlunun her işten dönüşünde yaptığı gibi ikisi için kahve hazırlamaya, mutfağa gitti.

     Antonin, bir terslik olduğunu anlayarak kutuyu açtığında içinden bir siyah kart çıktı. Kartın üzerinde beyaz italik harflerle bir cümle yazıyordu.

     "Exitus Letalis, sana bir nefes kadar yakın."

     Antonin, elini duvara koyarak destek almaya çalıştı. Kendisi evde değilken, annesinin yanına kadar gelmişlerdi. Kapısının önüne kadar gelmişlerdi. Onu nasıl koruyacaktı?

     Kartı çevirdiğinde gördüğü şey, trendeki durmuş saatin gösterdiği saat ve dakikaydı. "21.19"

     Ne anlama geldiğini bilmiyordu ama bu kadar tekrar edildiğine göre altında büyük bir mesele olduğunu tahmin etmek zor değildi. Gözleri dolmuşken annesi mutfaktan seslendi.

     "Oğlum, gelmiyor musun?"

Rigor MortisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin