Antonin, nefes alışlarının hızlandığını, kalbinin yerinden çıkacakmış gibi çarptığını hissediyordu. Zaman yavaşlamış gibiydi. Bir masa seçmek adına restoran ortasında durmuş ikiliden gözlerini ayıramıyordu. Angélique bir o masayı bir bu masayı gösteriyor daha sonrasında yanındaki adamın koluna dokunarak Antonin'e hiçbir zaman göstermediği o en içten gülüşlerini sergilemekten çekinmiyordu. Adreanna, Antonin'in bu dalıp gitmelerini anlamlandıramamıştı. Neye baktığını anlamak için arkasına döndüğünde gördüğü tatlı kadının gülüşleri ilk dikkatini çeken şeydi "Ne kadar da mutlu," dedi içten içe. Bir çocuğu yolda bir çocuğu kucakta çok mutlu bir anne...
Antonin sertçe yutkunup kravatını gevşetti titreyen elleriyle, acemice. "Angélique hep kararsız bir kadındı," diye düşünmeden de edemedi onları bir masa seçmeye çalışırlarken izlemeyi sürdürerek. Kadının gözleri beklenmedik bir hızla Adreanna ve Antonin'in oturduğu masaya döndüğünde gözlerini şaşkınlıkla açtı. Yanındaki adam da aynı tarafa baktı. Adreanna hariç hepsi sorunun ne olduğunu biliyordu. Antonin daha fazla yerinde oturamayacağını düşünüp oturduğu sandalyeyi gürültüyle geriye itti. Ona dönen bakışları umursamadı. Adreanna'nın onun ismini söyleyişini umursamadı, kalbinin çarpışlarını umursamadı, uzun zamandır dolmamış gözlerinden akan yaşları umursamadı... Birilerinin onu ağlarken görmesi kendisini normal bir zamanda rahatsız ederdi ama o, şu an bunu da umursayamayacak kadar yıkılmıştı. O kadınla kurduğu gelecek hayalleri gözlerinin önünden akıp giderken kendini restorandan dışarı attı. Onun için final yapan dizi, onlar için yeni başlamış gibiydi. Birileri, o kadınla kurduğu hayalleri yaşıyordu. Bunun kendisine ne kadar dokunduğunu ise Florette hariç kimse anlayamazdı. Onu, o derin kuyudan çıkaran da annesi olmuştu, işten güçten düşüp hayatı bir kenara koyduğu o günlerden bugünlere gelmesine yardım eden sadece o vardı hayatında. Arabasının önüne geldiğinde şoför koltuğunun yanındaki koltuğun kapısına yaslandı. Ceketini çıkararak arabanın üstüne attı, dudakları arasına bir sigara yerleştirdi. Elleri titreye titreye yaktı sigarayı. Hiçbir şeyi atlatamadığını anlamıştı, sadece bir şeylerin üstünü örtmüştü ve bu da yeterli olmamıştı.
Restoranın kapsının açıldığını duyduysa da o tarafa dönmedi. Adreanna'nın geldiğini düşündü, ona ne söyleyeceğini bilmiyordu. Kimseye geçmişinden söz etmek istemiyordu. Özellikle de ona... Zaten onun önünde ağlayarak yüzde bir de olsa var olan ihtimali de kendi elleriyle çöpe atmıştı. "Kim, neden güçsüz ve bir boku beceremeyen bir adamla birlikte olmak istesin ki?" diye düşünürken o'nun sesini duydu. Kulaklarından silinmeyen sesi...
"Antonin..."
Kendi adını, Angélique'in sesinden duymak bir kere daha tokat gibi çarptı. Gözlerindeki yaşlara hâkim olarak ona doğru döndü. Bir yandan da sigara dumanını üfledi.
"Merhaba Antonin."
Adam, başını sallamakla yetindi. Karşısındaki kadının hamile olduğunu ve açık havada da olsalar onun karşısında sigara içmesinin doğru olmadığını düşünerek sigarayı attı. Bu hareket, kadının belli belirsiz gülümsemesine sebep oldu. Konuşmaya başladı.
"Ben... Özür dilerim. Her şey için... Çok aptaldım, ne yaptığımı bilmiyordum ve..."
Adamın bir tepki verip vermeyeceğini anlamak için sustu ama bir tepki alamadığı için devam etti.
"Böyle olsun istemezdim... Ben..."
Adam sessizliğini bozarak kadını susturdu.
"Senin için atan kalbimi de, seni düşünüp duran beynimi de, seninle tanıştığım o günü de sikeyim Angélique!"
Onunla bu şekilde konuşması ne kadar doğruydu? Ona değer verdiğini 2 yıl sonra dile getirmek, onunla bu şekilde yüzleşmek... Ne yapıyordu? Birikmiş sinirini hamile bir kadından, hayatından tamamen çıkmış bir kadından çıkarmak, ona bu şekilde bağırmak... Hiçbiri ona yakışmazdı. Sustu.
Kadın, ona doğru yaklaştı. Aralarındaki mesafe bir adımlık olana kadar... Antonin, Angélique'in; burnuna dolan tanıdık kokusunu aldığında, arabanın üstüne koyduğu elini sıkarak yumruk yaptı. Kadın, fısıldadı.
"O kadın, masada seninle oturan... Sen restorandan çıkarken sana olan bakışlarını gördüm Antonin, senin için endişelendiğini gördüm. Eğer hâlâ hayatında birileri yoksa bu kadın aradığın o kadın işte. Ben ne kadar özür dilesem az biliyorum ama olan oldu. Ben bir hata yaptım ve geçti. Ne kadar pişman olsam da geçti... Hayatıma devam ettim kaderime yapışan o kara lekeyle, günün birinde ödeyeceğim bedelini..."
Antonin, az öncekinin aksine sakince konuşarak kadının lafını kesti.
"Sen bunun bedelini canını versen de ödeyemezsin Angélique. Toparlamaya çalıştığım hayatımı başıma geri yıktığın o günün, geçen yılların hiçbirinin bedelini ödeyemezsin. Hayatıma yeteri kadar dahil oldun ve ben, senden her hücremle nefret ettim. Defol git hayatımdan, çıkma bir daha karşıma, laflarınla bile dokunma hayatıma."
Kadın gözlerinin dolduğunu gizlemeye çalışarak adamdan uzaklaştı. O gün arkasından bağırdığı cümleyi tekrarladı canını biraz daha yakmak istermiş gibi.
"Özür dilerim sevgilim."
Bu cümle günlerce Antonin'in aklında dolanıp durmuştu. Anne babasının eksikliğini, mesleğe yönelik verdiği uğraşların yetersizliğini en çok yaşadığı o yıllarda, zorlu koşuşturmacaların ruhunu tükettiği o zamanlarda tek ilacı bildiği, hayallerini bağladığı, hayatının iplerini verdiği kadının bu ihanetiyle yediği büyük darbenin acısı bir gün bile eskimemişti. Antonin, ona sırlarını açmıştı, hayallerinden söz etmişti, varını yoğunu hiç düşünmeden ona adamıştı çünkü sevilmeye ihtiyacı vardı. Florette'nin sevgisinden başka bir sevgiye, ondan başka birilerinin onun için endişelenmesine, onu önemsemesine, sahip olduğu ama kimseye göstermediği yalnızlıktan onu kurtaracak birine ihtiyacı vardı...
Angélique restorana girdiğinde; başını, arabaya yasladığı koluna gömüp ağlayan, 30 yaşındaki Antonin değil, anne babasının ölüm haberini alan 11 yaşındaki o küçük, yapayalnız çocuktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rigor Mortis
Misteri / Thriller|Wattys 2022 Gizem/Gerilim Kategorisi Kazananı| ▪ Gözü kararan dedektif, masası üzerindeki eşyaları ani bir hareketle dağıttı. Kalemler ve içi kâğıt dolu dosya, içindeki kâğıtlar etrafa saçılarak yere düşerken Adreanna da Antonin de adı olmadığı içi...