"Can you hold me?"
Ona doğru yürüyüp karşısında durana kadar geçen vakit Adreanna'ya tüm geçmişinin gözünün önünden geçmesi için yetmişti. Geçmişten bu yana onda değişen tek şey beyazlaşmış saçlarıydı. Siyaha çalan gözlerindeki nefrete kadar her şey aynıydı. Dudağının bir kenarını yukarı kaldırarak gülüşü aynıydı, yürüyüşü aynıydı, hastalıklı gibi duran solgun teni aynıydı... Ne hapis ne de yıllar, hiçbiri ondan bir şey çalmamıştı.
Deponun kapısını iki adım kadar geçerek tam önünde durdu, sallanan ampulün ışığının yeteri kadar etrafı aydınlattığını düşünerek el fenerini kapattı, yere koydu. Adreanna'yı süzdü. Bu bakış, kadına, sahip olduğu her bir hücrenin ayrı ayrı titrediğini düşündürecek kadar rahatsız ediciydi. Adam, ellerini pantolonunun cebine koymuştu, Adreanna'nın aksine oldukça rahat görünüyordu. Dünyaca tanınmış bir örgütün başında değilmiş de marketten alışveriş yapıyormuş gibiydi. Az sonra buradan elini kolunu sallayarak çıkacak, zifiri karanlıkta gözden kaybolacak gibi...
Adreanna, üstünde yelek olmaması kendisini daha da tedirgin ederken tırnaklarını avuç içlerine batırdı. Adama ondan korktuğunu belli edemezdi, konuşmalıydı, onu buraya kendisi çağırmıştı, bir şeylerden söz etmeliydi. Sesinin titrememesi için yalandan birkaç öksürükle toparlanarak konuşmaya başladı.
"Dylan..."
Sustu, ne diyeceğini bilmiyordu. Ne düşündüyse rüzgâra kapılarak uçup gitmişti sanki. Plana dair bir şeyler unutmamak adına bir yandan buradan sonraki aşamaları aklında tekrar ederken bir yandan da ne söyleyeceğini düşünüyordu. Kendisini bu durumdan kurtaran Dylan oldu. Onun sesini tekrar duymak göz kapaklarının ağırlaşmasına sebep olmuştu, gözlerini kapatıp öylece kapalı tutmamak için kendini zorlarken adamın ne söylediğini anlamaya çalıştı.
"Uzun zaman oldu Adreanna."
Bu kadar... Adamın bakışları kadının üzerinde bir kere daha dolanırken sadece bu cümleyi kurmuştu. Başka bir şey söyleyecek miydi? Adreanna bekledi.
"Yıllar seni çok güzel bir kadına dönüştürmüş. Denys ile çalışmaya başladığından beridir görüyorum seni, fotoğrafların evimin her tarafında."
Dylan'ın kurduğu bu son cümle Adreanna'nın başından aşağı kaynar sular dökülmesine neden oldu. Eğer bu söylediği doğruysa karşısındaki bu adam kendisine ciddi anlamda takıntılıydı. Bunun düşüncesi kadını yine o odaya götürürken şimdi bunun sırası olmadığını bilen Adreanna, sakinliğini korumaya çalışarak konuştu.
"Neden ben Dylan?"
Bu kısacık soru, kadının aklındaki her bir sorunun cevabını alabileceği kadar etkiliydi. Ne söylemek istediği açıktı. Adamın neden ona karşı bu kadar takıntılı olduğunu merak ediyordu. Diğer 45 kurbanını bir tuval gibi kullanıp yaraladıktan sonra bırakmış olan Dylan, onu neden 1 ay boyunca bırakmamıştı? Onun vücudunda kesik izi kalmasını engellemişti, neden böyle bir şeyi umursamıştı?
Adam aynı iğrenç gülümsemesiyle Adreanna'ya bakarken ne söylemesi gerektiğini düşünüyormuş gibi bir hâli vardı. Ona doğru bir adım attı, bu hareket Adreanna'nın farkında olmadan bir adım gerilemesine sebep oldu. Geriye adımladığı için kendisine içten içe küfreden Adreanna, adamdan korktuğunu bu hamleyle göstermiş olmaktan endişelendi. Adamın gülümseyişi yüzündeki kırışıklıkları iyice belirginleştirirken kadının sorduğu sorunun cevabını verdi.
"O'na benziyorsun."
Kadın diğer duygularını saklamaya çalıştığı gibi şaşkınlığını da saklamaya çalıştı. Kime benziyor olabilirdi? Dylan neyden bahsediyordu? Sormak istedi ama kararsız kaldı. Adam, onun sormasına fırsat vermeden anlatmayı sürdürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rigor Mortis
Mystery / Thriller|Wattys 2022 Gizem/Gerilim Kategorisi Kazananı| ▪ Gözü kararan dedektif, masası üzerindeki eşyaları ani bir hareketle dağıttı. Kalemler ve içi kâğıt dolu dosya, içindeki kâğıtlar etrafa saçılarak yere düşerken Adreanna da Antonin de adı olmadığı içi...