"Bana bakın orospu çocukları, kılıma zarar gelse abim yaşatmaz sizi!"
Kollarımdan tutup sürükleyen köpeklere karşı hırçınca bağırmış, gözlerimi bağladıklarından iyice sinirlenmiştim.
"Bağırıp durma, beynimi siktin."
Koluma giren heriflerinden biri sakince konuştuğunda ar damarım çatlamıştı sanki, sinirden herkesi lime lime edesim vardı.
"Benim kim olduğumu biliyor musunuz siz, ha?! Ben Vincenzo'yum! Meksikalı Baron Noah'ın kardeşiyim!"
"Çok da sikimizdeydi senin kim olduğun Vincenzo. Seni herkes tanıyor ama seni isteyen kişiyi sen tanımıyorsun. Tanıyacaksın."
"Soyunuzu sopunuzu sikeyim sizin! O götürdüğünüz kişinin de, sizin de kabusunuz olacağım."
"O senin kabusun olacak. Salvatore'u tanımamak, ne büyük kayıp.
Salvatore.
Rus mafyası, tetikçi Salvatore.
Johannes Jeon.
" Johannes Jeon. "
" Onu tanıyorsun, bizim Salvatore'umuzu. "
" Ona kurtarıcı diyecek kadar götünüz sikildi mi cidden? Yazık size, ağabeyim mahvedecek hepinizi."
Birden beni dizlerimin üzerine indirmek için çelme taktıklarında aklıma gelen tüm küfürleri saymaktan çekinmemiştim hepsine. Sıcak bir el çenemi kavradı, kafamı kurtarmaya çalıştığımda daha sıkı tuttu.
" Esmer, yanık bir ten. Meksika melezi olduğun ne de belli."
Bir anda kulağıma dolan boğuk ve kalın sesle omuzlarımı dikleştirdim. Korece konuşuyordu ama aksanlıydı. Rusça konuşur gibiydi.
"Sen de Johannes olmalısın. Rus piçi Salvatore, ha?"
Derin kıkırtısıyla gözlerimdeki bağı bir anda açmış, ışığa kavuşan gözlerim acışmıştı. Kapayıp açarak alışmayı bekledim, uzun ve beyaz parmakları tekrar çenemi buldu. Yüzümü kendine doğru kaldırıp bana eğildiğinde bakışlarıyla çarpıştım.
Bir gözü mavi, bir gözü kahveydi.
Bu gen bozukluğuna dikkatle baktım, etkikenmiştim ama belli etmemeye çalışıyordum. İnce dudaklarını ıslatıp kafasını hafifçe sola eğdiğinde olabildiğince sert baktım gözlerine.
"Buz cehennemine hoş geldin Vincenzo. Sizin oralar sıcaktır tabii, alışman zor olabilir."
Sikeyim, beni Rusya'ya, bu köpeğin ayağına mı getirmişlerdi? Ne zamandır baygındım ben?
"Orospu çocukları, kaç gündür baygınım ben?"
"İki güncük sadece, çok değil."
"O iki günün her dakikası götüne girsin siktiğimin piçi, bunu yanınıza bırakmayacağım."
Ayaklarının dibine tükürüp tekrar gözlerine baktığımda yarım bir gülümseme vardı suratında.
"Hırçınsın, sevdim bunu."
"Bekle sen, ben de seni seveceğim."
"Elimde tutsaksın, çok cesur değil misin sence de? Neyine güveniyorsun bu kadar, ağabeyine mi?"
"O olmasa bile hepinizi sikip atacak kadar deliyim ben."
"Ona ne şüphe, bir bina dolusu adamımı havaya uçurduğunda anlamıştım zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore×Taekook ✓
FanfictionVincenzo Kim, Rus Mafyası Johannes Jeon'un kıymetli elmasıydı. By Amethyst ⛓️