Medya: Eminem - Mockingbird
...
"Bana bak geri zekalı, aldırma kendini ayağımın altına. Siktir git şuradan."
"Ya ne olur birkaç saatçik baksanız? Gerçekten sizden başka kimseye güvenemem lan!"
Bir Hoseok'a, bir de kucağındaki bebeğe bakıyordum. Çocuğu bizim kaçırmamıza kalmadan kollarıma getirmişti resmen.
"Ya bak, gerçekten işimiz olmasa bırakmayız size, bakıcı da izinli. Birkaç saat, gerçekten."
"Of Hoseok, ben ne anlarım çocuk bakmaktan ya?"
"Köpeklere baktığın gibi işte, altını değiştirip mama içireceksin, bu kadar. Ağlarsa da poposunu iki pışpışla, susar. Tamamdır, hadi görüşürüz."
Çantasını ayağımın dibine, bebeği de kucağıma bıraktığı gibi koşar adım uzaklaşıp arabasına bindiğinde bıkkın bir nefes verip beş aylık bebeğe baktım. Ona baktığımı fark ettiğinde gülüp beni de güldürmüştü.
"Şapşal piç kurusu, gülme."
Kapıyı kapatıp içeri geçtim ve çantayı koltuğun dibine bırakıp yerime yerleştim. Jeongguk evde değildi, yarım saate gelecekti, Hoseok ve Hyejin'in ise bir işleri vardı ama söylememişlerdi. Bense bugün tüm gün evde pineklemeyi planlıyordum ama kucağımdaki oğlan çocuğu tüm planlarımı bozmuştu. Aynı Hoseok'a benziyordu ve aşırı sevimliydi, dişlerim kaşınıyordu resmen. Bam bebeği gördüğünde yanıma geldi ve hafifçe koklayarak tanımaya çalıştığında Byun korkmuştu.
"Bam, bebeği korkutuyorsun balım, hadi git Tan ile oyna."
Bam Byun'un sesinden rahatsız olup kaçarcasına uzaklaştığında bebeği boynuma yatırıp biraz sırtını patpatladım, güvende olduğunu anladığında susup öylece dinlenmeye başladı.
"Güvende olduğunu hissedeceğin en son kollardasın aslında, insanlar beni görmeyi istemiyor, sen kokumla sakinleşiyorsun. Çelişkiye bak."
Boynumda hissettiğim ıslaklıkla irkilip bebeği geriye doğru çektim, çıkardığı dilini içeri geri sokup kıkırdadığında ben de hafifçe güldüm ve kafamı iki yana sallayıp dizlerimi kendime çekerek bebeği karnıma oturttum. Ellerimi sıkıca tutuyordu minik parmakları, dudaklarımı yaklaştırıp minik öpücükler bıraktığımda şeytan parmaklar saçlarıma tutundu.
"Babası kılıklı, elini veren kolunu kaptırıyor size, bıraksana saçımı, nasıl da çekiyor döl israfı, bıraksana lan, oğlum hissetmiyorum, elinde kalacak."
Kendimi az biraz yolunmuş şekilde geri çektiğimde kaşlarımı çattım ama öyle aptal bir surat ifadesiyle gülüyordu ki kendimi gülümsemekten alıkoyamadım.
"Etrafında bebek olmasının etkisi mi bu, gülmek istemiyorum ben, bakma bana, gülüyorum, bakmasana, hala gülüyor, gülme Byun."
Kafasını göğsüme yasladığında hissettiğim garip huzurla poposundan çekerek biraz daha yanaştırdım kendime. Küçük insanlar neden bu kadar tatlı oluyorlardı asla anlamayacaktım.
"Ne zaman acıktığını anlayacağım ki ben senin? Yırtınarak beni uyar tamam mı? Ben anlamam öyle işlerden."
Avel avel yüzüme bakıp yeniden güldüğünde kendimi tutamadan küçük bir kahkaha attım.
"Niye gülüyorsun, baban da annen de soğuk insanlar, bu kadar güleç olmanın bir sebebi olabilir, annen Hoseok'u aldattı ve seni başka birinden peydahladı. Ama bu da mümkün değil Hoseok'un aynısısın resmen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore×Taekook ✓
FanfictionVincenzo Kim, Rus Mafyası Johannes Jeon'un kıymetli elmasıydı. By Amethyst ⛓️