Deborah'ın geldiğini öğrenmemiz pek de sikimizde olmamıştı.
Sevişmelerimiz birbirinin peşi sıra gelmiş, üç turun sonunda yorgunlukla kapandığımız odadan çıkmıştık, oradaydı. Kapının yanında duran tekli koltuğa oturmuş, gözlerini kapatıp başını arkaya atmıştı. Bacaklarını titretip duruyordu, elleri koltuğun kolçaklarını öyle sıkı tutmuştu ki eklem yerleri bembeyaz olmuştu.
Kudurmuştu resmen.
Odadan çıktığımızı duyduğunda kafasını hızla kaldırıp bana değdi bakışları, mavi gözlerinin etrafı kıpkırmızı olmuştu.
Bundan deli gibi zevk aldım.
"Duş almamız gerek Deborah, biraz daha bekleyeceksin maalesef."
"Bu nasıl misafirperverlik Johannes? Sen böyle değildin?"
"Misafirlerim geleceklerini önceden haber vermediğinde böyle şeylerle karşılaşabilirler. Ben Vincenzo'yla her an sevişebilirim, bildirmen gerek ki o an kendimi geri çekeyim."
Elimi sıkı sıkı tutup yukarı çekiştirdiğinde Deborah'a öpücük attım ve odamıza çıktık. Hızlı bir duş ve bir sürü ıslak öpücükle giyinip aşağı indik.
Büyük salona geçmiştik, ayrı koltuklara oturacakken Jeongguk elimi bırakmamış, oturduğu tekli koltuğa rağmen beni bacaklarının arasına çekmişti. Arkama yaslanıp göğsüne biraz daha yaklaştım, dudakları yanağımda ve çene başlangıcımda gezerken benim bakışlarım Deborah'ın hararetle kızaran yüzünden ayrılmamıştı.
"Ne diye geldin buraya?"
"Yalnız konuşsak?"
"Ondan gizlim yok."
"Her şeyi bu kadar kolay unutmuş olmana inanmıyorum Johannes. Seni aldattığımı öğrendiğinde yıkılmıştın."
"Bununla mı övüneceksin?"
"Sen bu konunun dışındasın Vincenzo. Karışma."
"Onun dahil olduğu her konu, benim konumdur Deborah. Ayrıca, onu benim eski sürtüğümle aldattın, sence de konunun dışında mıyım?"
"Neyse ne. Demek istediğim, iyi oynuyorsun. Beni unutmuş olman imkansız. Üç yıl evli kaldık biz."
"Vincenzo ile üç yıl geçirdim Deborah. İnan bana, yanından bile geçemezsin."
"O sana bir çocuk verebilir mi?"
"Bunca pisliğin içine bir çocuk istediğimi mi düşünüyorsun? Ayrıca, sen de veremedin? Dediğin gibi, üç yıl evli kaldık biz."
"Güzel günlerdi, özellikle de gecelerimiz. Rüya gibiydi her şey."
"Hiçbir gününü hatırlamıyorum bile. Anca sen de böyle rüyanda görürsün zaten."
Beni sıkı sıkı tutarken sözlerine sertçe karşılık vermesi, sinirlenip gitmemi engelleme çabası çok iyi hissettiriyordu.
Çok, çok iyi.
"Hadi ama bebeğim, istediğinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz ikimiz de. Sana bir kadın gerek, ıslak ve seni mutlu etmek isteyen bir kadın. Birden neden erkek becermeye merak duydun bilmiyorum ama geri geldim. Senin için geri geldim."
Jeongguk'umun belindeki silahı alıp ayağına ateş ettim. Bağırıp kanayan kısma uzandığında yerimde hafifçe dikelip öne doğru eğildim.
" Deborah, bu sana son uyarım. Bir sonraki kurşun topuğuna değil, beynine girer. Adamımdan uzak dur, sikindirik cümlelerini bir daha sakın, bak, sakın dile getirme. Ona bir kadın değil, ben gerekliyim, sert ve onu canı pahasına koruyacak olan ben. Eğer, bir daha seni uyarma ihtiyacı hissedersem böyle sakin olmam, o dilini keser, bahsettiğin ıslak yerlerine sokarım. Ve inan bana, bunu mecazi anlamda söylemiyorum. Seni perişan ederim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore×Taekook ✓
FanfictionVincenzo Kim, Rus Mafyası Johannes Jeon'un kıymetli elmasıydı. By Amethyst ⛓️