-1.6-

8.4K 661 209
                                    

"Nasıl hissediyorsun kendini aşkım, hm?"

Gözlerini sıkıca açıp kapattığında gülümseyip oksijen maskesini sıyırdım ve kuru dudaklarını öpücüklerimle nemlendirdim. Öpmeye çalışmıştı beni, kıkırdadım, burnumu boynuna yaslayarak nefeslendim biraz.

"Geçecek hepsi, canın yanıyor mu? Benden bir şey istiyor musun?"

Kafasını hafifçe iki yana salladığında yüzü buruştu, derhal ayağa kalkıp başından destekledim.

"Yapma, canın yanıyor, konuşmayalım artık, öylece izleyeyim seni, gitmeyeceğim de bir yere, ayrılmayacağım başından."

Tekrar gözlerini kırpıştırdığında parmaklarını sıkıca elime sardı, eğilip bir sürü öpücük bıraktım beyaz tenine. O sıralarda doktor tekrar girmişti içeri, ayak ucundaki masadan dosyalarını almış, raporları doldurup bize dönmüştü.

"Bay Jeon, konuşmak canınızı yakabilir ama kısa kelimelerle cümle kurun. Yatağı biraz daha dikeltelim, iki gündür sadece uzanıyorsunuz, hareket etmeniz gerek."

"Canı yanacak, nasıl hareket etmesini bekliyorsun sen?"

Huysuzca konuştuğumda doktor yutkunmuş, Jeongguk elimdeki parmaklarını sıkmıştı.

"Çok ağrısı olursa ağrı kesici veririz, ama hareket etmeli. Kollarınızdan yardım alarak bedeninizi hafifçe yükseltin, dikkatli olun. "

Ellerinden destek aldığında hemen karnına tutundum ve yastığını düzeltip dikkatlice tekrar yatmasına yardımcı oldum. Derin bir nefes verip gözlerini tavana çevirdi, karışan saçlarını tekrar düzeltip alnına yumuşak bir öpücük bıraktım.

" Harika, çok iyi. Kısa zamanda toparlanırsınız, geçmiş olsun."

Cevap vermeye tenezzül bile etmedim, gözlerimi üzerinden ayırmayacaktım.

Oksijen maskesini sıyırıp derin bir nefes aldı ve dudaklarını yaladı, yanağını okşadım ben de.

"Na-sıl oldu?"

Kısık sesiyle yerimde dikeldim ve dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Benim yüzümden."

Anlamazca bakmaya devam etti.

"Kamyonlardan birinin içinde keskin nişancı varmış. Jeongguk özür dilerim aşkım, ben, ben kontrol etmedim. Düşünemedim, ölüyordun, dikkatsizliğim öldürecekti seni, özür dilerim.. -"

"Şşt."

Yanağıma parmaklarını sardığında gözyaşlarımı temizledi.

"Senin su-suçun yokmuş ki. Ne diye kendine yükleniyorsun? Bilemez-din. Tae'm, bilemezdin sevgili-m."

Avuç içini öpüp burnumu çektim, yatağın yanını patpatladığında daha fazla tutamadım kendimi. Ağlayarak sokuldum koynuna, teninin ferah kokusunu ilaçlar bile gölgeleyememişti. Saçlarımdan öpüyordu beni, boynuna iyice yaklaşıp teninden öptüm. Sırtımdaydı canımı bıraktığım büyük elleri, kendine çekiyordu iyice.

"C-Canın yanacak."

"Sen ağlarken öylece yata-cak mıydım sahi? Hm? Ağlama. Geçti her şey. İyileşece-ğim, tamam mı? Sevmedim bu kadar ağlamanı, göz-lerin kıpkırmızı olmuş, uyuyalım."

Kafamı sallayıp gözlerimi kapattım, dinlenmeliydik, ikimiz de.

°°°

"Yine yırttın şerefsiz herif, ne olacak senin bu halin?"

Yoongi alayla konuştuğunda kıkırdayıp Jeongguk'a döndüm, göz devirip parmaklarımla oynamaya devam etmişti. Gözlerimi üzerinden alamıyordum, hafifçe kızaran yanaklarını öpücüklere boğmak istiyordum. İyiydi, dudakları eski kızıllığına dönmüştü. Yaklaşıp damar yolunun açık olduğu elinden nazikçe öpüp tekrar yatağa bıraktım.

Salvatore×Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin