"Selam."
İçeri giren adam ışığı açar açmaz beni gördüğünde çığlık atmıştı, bense sırıtmıştım.
"Naber Wlliam?"
"V-Vincenzo? Neden buradasın?"
"Çok da zor değil nedeni, değil mi şekerim?"
Ayağa kalkıp etrafta yürümeye başladığımda yutkunup hafifçe geri çekildi, ardından kaşlarını çatıp üzerime doğru birkaç adım attı.
"Sahibin nerede?"
"Oh o mu? Tam arkanda."
Jeongguk yanaşıp ensesine nefesini verdiğinde neredeyse ölecekti korkudan ama belli etmemeye çalışıyordu.
"Selam William, beni mi arıyordun yoksa?"
"Johannes yemin ederim ben ne dendiyse onu yaptım, beni öldürme her şeyi anlatayım sana."
"Daha yeni başlıyoruz, sen önce bir otur bakalım, öldürüp öldürmemeyi sonra düşünürüz."
Adamı yakasından tuttuğu gibi yanıma attığında ona bakıp sırıttım hafifçe, William'a doğru dönüp bacağımda gezdirdiğim bıçağı tenine sürtmeye başladım.
"Öncelikle evine hoş geldin. Biraz dağıttık ortalığı, kusurumuza bakmazsın diye düşünüyorum?"
"Vincenzo, b-ben..-"
"Daha sözümü bitirmemiştim ama, en nefret ettiğim şey sözümün kesilmesidir!"
Sinirle bağırıp sert bir yumruk attığımda oturduğu yere iyice yayılıp kanayan burnunu tuttu inildeyerek. Bense sakinleşmek için derin bir nefes verip kıkırdayan adamıma döndüm. Mavi kahve bakışlarını benimkilere dikmişti.
Onunkiler gibi mavi - kahve olan gözlerime.
"Sinir ediyorlar beni."
"Sakin ol bebeğim, hala alışamadılar sana. Ama kısa zamanda öğrenecekler ne denli deli olduğunu."
Mavi gözümün altında parmaklarını gezdirip ufak bir öpücük bıraktı, mayışıp alt bedenlerimizi tamamen birleştirdim.
"Seneler geçti, hala aynılar."
"O da onların aptallığı."
Yanıma gelip dudaklarını yanağıma bastırmış, ıslak bir öpücük kondurup geri çekilmişti, iç çekerek koltukta hala burnunu tutarak sızlanan adama döndüm.
"Şimdi, ben daha fazla sinir hastası olmadan söyle bakalım? Yeni aldığınız ihaleye aracılık sağlayan, rüşvetle kazanmanızı sağlayan orospu çocuğu kim? Ona çok güzel sürprizlerimiz var."
Dökülmeye dünden meraklıydı, hemen kim olduğunu anlatmaya başladığında Jeongguk da etraftaki bibloları düşürüyordu yere.
Kazara.
"Ah, elimden kaydı, pek de kıymetli görünüyordu, yazık oldu, kusura bakmazsın umarım William. Ooo, bu daha güzelmiş, tüh, elimin ayarına, bu da gitti."
Her biblonun kırılmasıyla Jeongguk kahkahalarla özür diliyor, William ise kırılma sesleeiyle irkilip ağlamamak için kendisini zor tutuyor ve kanı durmayan burnuna masa örtüsüyle tampon yapmaya çalışıyordu.
"Her neyse, teşekkürler şekerim. Bize çok yardımcı oldun."
Jeongguk adamı öyle bırakıp evden dışarı çıktığında öldürmeyeceğimizi sanmıştım ama biz çıktıktan sonra içeri giren Hoseok ile sırıttım ve adamımın koluna girip sırnaşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore×Taekook ✓
FanfictionVincenzo Kim, Rus Mafyası Johannes Jeon'un kıymetli elmasıydı. By Amethyst ⛓️