Salvatore×Taekook ✓

-0.9-

Medya: Insane Clown Posse - Chop Chop Slide

°°°

Poligonda atış yaparken sinirliydim. Çok fazla.

Adamıma kötü şeyler yapana gerçekten çok kötü şeyler yapardım. Cehennemi yaşarlardı, zebani olup canlarını derilerinden soyardım.

"Tae, yukarıda bir misafir var."

Hoseok ellerni ceplerine koymuş şekilde bana gülümsediğinde atış yapmayı bırakıp ona döndüm.

"Kim?"

"Deborah."

Kulaklıklarımı ve gözlüğümü çıkardığım gibi hemen yukarı çıktım. Deborah iki kadehe şarap dolduruyor, aksayan ayağıyla Jeon'uma yürüyordu.

Delirmiştim.

Çıldırmama iki adım kalmıştı.

Jeon'uma uzattığı kadehe ateş edip elinde patlattığımda çığlık atıp geriye kaçtı.

"Ne diye geldin yine? Geçen sefer derdimi anlatamadım mı?"

Silah sesini duyan korumalar içeri daldıklarında bu sefer silahımı onlara çevirdim. Deborah'ın korumalarıydı.

"Dışarı, ikinci kere söyletmeyin bana."

Deborah hafifçe onayladığında çıkmışlardı.

"Terbiyesizliğe bak, ne hakla daldılar içeri? Ne yaptın, çok mu korktun geçen günden dolayı?"

Jeongguk'un kucağına oturup adamımın ellerini sıkıca tuttum.

"Şarap içecektik sadece Vincenzo, bu ne kıskançlık?"

"Seven insan kıskanır derler Deborah."

Söyledin.

Söyledin.

Söyledin.

Jeongguk'un sırtımı yasladığım göğsü kasıldı ve nefes bile almadı. Yan gözlerle bana baktığını hissediyordum, ellerimi sıkıca tutuyordu.

Deborah dişlerini gıcırdatıp arkasına yaslandı.

"Senin bir kalbin var mı ki? Aşktan ne anlarsın sen?"

"Senden daha çok şey anladığım kesin, Deborah. Beni kendinle kıyaslama sakın, üzülen sen olursun."

"Bu kadar kolay değil, bu kadar kolay olmamalı."

"Aslında sevişmek çok kolay, yani evet, birini kaybetmek bu kadar kolay. Yedirememezlik yapma, biz çoktan unuttuk o olayları, neden eski defterleri açıp duruyorsun? Kuyruk acın mı var?"

Alayla gülümseyip adamıma biraz daha sokuldum. Yüzünü boynuma gömüp kokumu nefeslendi.

Kalbim yerinden çıkacaktı.

" Johannes? Sen bir şey demeyecek misin canım? "

" Canını çıkarırım senin. "

" Vincenzo bebeğim, sakin ol. Ne söylememi istersin Deborah? Bu iş benden çıktı. Ne savaşı bu hâlâ? Ne için? Neden bu öfken?"

"Seni geri istiyorum."

Kıkırdayıp silahımın namlusuyla başımı kaşıdım. Delirmek üzereydim.

"Noel de yaklaşıyor. Bir Noel Baba'nın kucağına otur ve ondan dile. Belki sana yardım eder, hm?"

Jeon'um kıkırdayıp belime sardığı kolunu sıklaştırdı.