"Evim evim güzel evim ya."
Jeongguk bavullarımızı kapının önünde bırakıp yüz üstü koltuğa atlamış, rahatlamış mırıldanmalarına karşılık gülümsetmişti.
"Dejavu oldum resmen, Türkiye'den dönünce de böyle yapmıştın. Çözdüm artık az çok seni."
Bavulları içeri taşıyıp minik evimizin kapısını kapadım ceketimi portmantoya astım.
"Eh, bir zahmet bebeğim, üç yıldır birlikteyiz biz."
"Ama henüz iki buçuk aydır evliyiz."
Üzerine uzanıp ensesine dudaklarımı bastırdım ve derin bir nefes aldım.
"Eğlendin mi?"
"Çok fazla, senin olduğun yerde eğlenmemek mümkün mü? İtalya'daki salaklığın neydi öyle ya?"
"Taehyung, sus lütfen. Konuşmak istemiyorum."
"Ben sanıp adamın birini koluna taktın ve bütün kenti onunla gezdin şapşal. Fark ettiğindeki tipini unutamıyorum. 'Sen kimsin lan' diye bağırıp yumruk attın adama."
"Sen de yerlerde yatıyordun gülmekten. Şok oldum seni göremeyince."
"Salak."
Boynunu ve ensesini öpüp yüzümü gömdüm. Saç diplerimde parmaklarını gezdirip bana dönmek için hareket ettiğinde zorluk çıkarmadan yerimden hafifçe kalktım. Sırt üstü yatıp kollarını açmış, beni göğsüne çektiği gibi alnıma dudaklarını bastırmıştı.
" Niye döndük ki? Meksika'da biraz daha kalsaydık."
"Cehennem gibi orası Taehyung, bir ülke nasıl her mevsimde sıcak olabilir? Tenimin eriyip asfalta akacağını falan sanıyordum bazı zamanlarda."
Gülüp kafamı kaldırdım ve çenesinin altından öptüm. Gömlek düğmelerinde parmaklarımı gezdirirken konuşmaya başladım.
" Bebeğim, o kadar da kötü değil ya? Ayrıca Rusya'da yaşamaya başladığımdan beri ten rengim açıldı resmen. Senin süt beyazı rengini alacağım bu gidişle."
"Hiç korkmana gerek yok bence, senin şu esmer tenine hiçbir soğuk etki etmez. Yaz mevsimi gibisin, her daim sıcak. Ten rengine bayılıyorum Taehyung, yalayabilir miyim?"
"Saçmalama, çekil şuradan."
Dilini çıkarıp şapşal bir yüz ifadeyle yanaştığında gülüp ben de ona yaklaştım ve dilini ısırdım. Acıyla inleyip kıkırdamış, yanaklarımdan tutup bırakmam için dudaklarımı büzmeye çalışmıştı.
"Bebe-yim, acıyol ama, bılaksana yanyan!"
Söylediklerine karşılık öyle bir gülme gelmişti ki dişlerimin baskısı azaldığı an geri kaçıp renkli gözlerini düşmanca üzerime dikmişti.
"Aşığım, bakma bana öyle şapşal şapşal, atlayacağım yine üstüne, dayanamıyorum sana resmen ya. Çok mu acıdı? Gel öpeyim bebeğim."
Hâlâ dili dışarıdaydı, yaklaşıp ısırdığım yeri öptüm ve kendimi durduramadan kucağına yerleşip yüzüne bırakmaya başladım öpücüklerimi.
" Yarın avlanmaya çıkalım. Çok aşk kuşu olduk, kandan uzaklaştık. "
" Değil mi ya?! Evet lütfen! Biraz vahşet lazım bize."
Gözlerini kocaman açıp şevkle konuştuğunda tenini öpmeye devam ettim.
"Evet sayın kocam, bir şeyler atıştırmak ister misiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore×Taekook ✓
FanfictionVincenzo Kim, Rus Mafyası Johannes Jeon'un kıymetli elmasıydı. By Amethyst ⛓️