"Dikkatli ol, yavaş Jeongguk, acele etmeden."
Adamımı yatağa yatırdığımda hemen üzerine ince bir örtü çekip yastığını düzelttim, derin nefesler alıp veriyordu, saçlarını alnından uzaklaştırıp sert bir öpücük bıraktım.
"İyi misin? Canın yanıyor mu?"
"İyiyim bebeğim, hadi gel yanıma artık. Özledim seni."
"Ağrı kesici getirmemi ister misin? Canın yanıyor gibi.. -"
Güzel parmaklarını dudaklarıma yaslayıp hafifçe gülümsedi. Çeneme dokunduğunda dediğini hemen anlayıp eğildim ve dudaklarını öptüm.
"İyiyim dedim, canım da yanmıyor ayrıca, çok hafif bir ağrı var, Taehyung dursana bebeğim ya, o da fazla hareket ettim diye, geçer birazdan."
"Doktoru arayacağım."
"Taehyung, yatağa, hemen."
Otoriter boğuk sesiyle telefon ekranında gezinen parmaklarım durmuştu, bakışlarımı çekingence ona değdirip ofladım.
"Seni düşünende kabahat, geliyorum."
Birazcık çekindiğim için gidiyordum aslında, inada bindirirse ona dokunmama asla izin vermezdi.
İlişkimizde baskın tarafın, sözü geçen tarafın ben olduğum düşünülürdü ama alakası olmazdı. Jeongguk geri planda kalırdı ama komuta onda olurdu. O ne derse o olurdu, benim düşüncelerim ve fikirlerimle harmanlar kısa sürede çare bulurdu. Benden daha çılgındı, kendinden geçtiği zamanlara bayılıyordum. Onu ne kadar sevsem de çekiniyordum, gerçek deliydi, tahtası eksik olanlardan. Sinirli anına denk gelmeyi istemezdim, bana asla zarar vermeyecek olsa da içime korku düşürürdü. Jeongguk gerçekten sakin, sessiz, sevecen ve biraz da şapşal görünürdü ama aslında bunların yanından bile geçmezdi. Şeytana bile diz çöktürmüştü o, onun aklına gelenler şeytanın aklına gelmezdi.
Ruh hastasıydı, manyaktı, deliydi, psikopattı ama benimdi.
"Özledim diyorum seni, sen bana doktor diyorsun sevgilim, ne diyeyim başka?"
"Canının yanmasını sevmiyorum Jeongguk, bırcu burcu ter döküyorsun. Göstermek istemiyorsun ama görüyorum ben, saklama benden, daha kötü hissediyorum kendimi."
"Üzülüyorsun Taehyung, gerçekten, seni artık ağlarken görmek istemiyorum. Ölmedim, ölmeyeceğim, buradayım, iyileşiyorum. Acı tabii ki de duyacağım, hem, bu ilk vurulmam değil ki? "
" Ölmeye teşebbüs ettiğin ilk andı ama. Aklımı kaçırdım sandım, aynı şeyleri bir daha asla yaşamayacağım. Asla hem de. Uyurken bile nefeslerini dinleyeceğim, ayağının dibinde mayın olsa dahi ben atlayacağım üzerine. "
Gözlerini hayranlıkla tüm yüzümde gezdirip hafifçe gülümsedi, parıl parıldı koca bakışları.
" Nasıl seviyorsun sen beni öyle, delirdin iyice galiba. "
" Jeongguk, artık daha sık söyleyeceğim sana bunu. Aşığım, sana olan aşkımla mukayese edebileceğim hiçbir şey yok."
"Kalbimi çıkaracaksın yerinden, sus, konuşma artık. Bana küfür etmene o kadar alıştım ki çok uçuk geliyor, sanki biri sana dublaj yapıyor gibi."
Yaklaşıp dudaklarını tekrar tekrar öptüm, ellerini belime koyup kendisine çekiyordu.
"Seni seviyorum, söylediğim her şey için özür dilerim, yok ederim sandım, aşk herkes için zayıflıktı, zayıflığım olmasın istedim ama, ama sen güç oldun, senin için yaşadım, senin için öldürdüm, senin için kurtardım. Rusya soğuğunda kıçım buz tutsa da senin için kaldım, mutlu olman beni mutluluktan delirtti. Her şey sizin sayenizde yani Bay Jeon, tebrikler, bir adamı var ettiniz. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore×Taekook ✓
FanfictionVincenzo Kim, Rus Mafyası Johannes Jeon'un kıymetli elmasıydı. By Amethyst ⛓️