"Hazır mısın bebeğim?"
Jeongguk'un belime sarılarak boynuma doğru konuşmasıyla başımı sallayıp ellerimi kollarının üzerine bıraktım.
"Hazırım sevgilim, bavulu kapatıp geliyorum."
Mırıldanıp boynuma minik bir öpücük bırakmış ardından odadan çıkıp beni yalnız bırakmıştı. Derin bir nefes verip bavulu kapattım ve balkona çıktım. Los Angeles'taki son saatlerimizdi, birazdan yola çıkacaktık. Deli dehşet eğlenmiştik bir haftada, gerçekten bu adamla tatil yapmak en sevdiğim şeyler arasında başı çekiyordu artık. Nasıl eğleneceğini ve eğlendireceğini biliyordu, bir ara o kadar çok güldürmüştü ki yataktan düşmüştüm. Panikle yanıma gelip iyi miyim diye beni soru yağmuruna tutarken de çatlarcasına gülmeye devam etmiştim.
Dirseklerimi korkuluklara yaslayıp ellerimi aşağı sarkıttım ve gözlerimi kapatıp ılık rüzgarın yüzümde gezinmesini hisledim. Tatil dönüşleri benim için hep zor olacak gibiydi, zira yine eve gitmek istemiyordum. Bakışlarım aşağıyı buldu, karınca gibi gözüken insanları izledim ve etrafa son kez bakıp balkondan ayrıldım. Mutsuz hissediyordum, Jeongguk ile baş başa geçirdiğimiz bu günler benim için paha biçilemez zamanları kapsıyordu.
"Aşkım."
Yanıma gelip asık suratımı gördüğünde gülümsemiş, brlime parmaklarını sarıp dudaklarımı hırçınca öpmüştü.
"Balayı için uzun bir tatil yapacağız, söz. İki ay, üç ay, sen ne kadar istersen. Şu şirinliğine de bir bak, Rusya'ya dönüyoruz diye resmen bir ağlamadığın kaldı."
"Dalga geçme benimle pislik herif, seninle baş başa zaman geçirmeyi çok seviyorum."
"İnan bana ben de bebeğim, ama daha çok tatile çıkacağız birlikte? Hoşumuza gidiyor, eğlenmeyi de biliyoruz?"
"Bir haftada sadece Harry konserine gittik, alışverişe çıktık ve altını çizerek söylüyorum yalnızca bir geceliğine bara gittik. Geri kalan zamanlarımızın hepsinde ya uyuduk, ya seviştik, ya da daha fazla seviştik. Seviştiğimizi söylemiş miydim? Ha bir de şey yaptık, seviştik."
Neşeli bir kahkaha atıp dudaklarını burnuma bastırmış, ardından da göğsüne çekmişti.
" Oldukça sevişken bir çiftiz. "
" Sevişken mi? O da ne demek? "
Kıkırtılarımın arasından boynuna doğru konuştuğumda tatlı bir 'hm'lamadan sonra parmaklaeını beni mayıştırmak için bedrnimde gezdirmeye başladı.
"Çok sevişmeyi seven insanlara diyorıuz bunu. Az önce uydurdum, bizim için. Mesela, sen bana temas etmeyi çok seviyorsun, o yüzden dokungaçsın. Ben seni öpmeye bayılıyorum, o yüzden öpüşkenim."
Ciddi ciddi kelimeleri söylemesine karşılık başımı geriye atıp gür bir kahkaha attım ve yaşaran gözlerimi temizleyip adamımın yanaklarına parmaklarımı sardım.
" Dokungaçım demek ben, hm? Dokungaç Teyung. "
" Yapma işte şunu, yapma, delirteceksin beni. Bebek mi seviyorum ben ya, pedofili falan mıyım acaba?"
Kendi kendine şapşal şapşal konuşmalarına karşılık dudaklarımı dudaklarına bastırıp uzun bir öpücük verdim.
" Reşit olduğumu düşünüyorum, yirmi iki bence oldukça reşit bir yaş, sence de öyle değil mi? Eh, sen kendinden sekiz yaş küçük bir çıtır sevdiysen, pek de yapacak bir şeyin yok gibi?"
"Seviyor muyum ki acaba?"
"Lafı dahi edilmez, ölüyorsun sen bana."
"Ne kadar bilmiş bir bebeksin sen öyle, yerim seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore×Taekook ✓
FanfictionVincenzo Kim, Rus Mafyası Johannes Jeon'un kıymetli elmasıydı. By Amethyst ⛓️