BÖLÜM ❅ 43: "YOKUŞLAR"

2.2K 234 100
                                    

Merhaba <3

Lütfen bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Bundan sonra bölümleri sınır geçtikçe atmayı düşünüyorum çünkü aşırı az bölümümüz kaldı. Hem kendimi her hafta bölüm yetiştirmekle zorlama yazmak istemiyorum hem de emeğimin karşılığını görmek istiyorum.

Hepinize keyifli okumalar!

Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu - Ben De Yoluma Giderim

Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu - Ben De Yoluma Giderim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

SINIR:
+110 OY
+250 YORUM

BÖLÜM 43
"YOKUŞLAR"

Üstü kapalı tehditleri duyumsayabiliyordum. Kendime hâkim olmalı, gözüme ilişen huzursuzluk gözyaşlarını göndermeli ve masadaki hiç kimseye bir şey çaktırmadan bir arkadaşımdan gelen tebrik hediyesi olduğunu söylemeliydim. Durumu idare etmeliydim! Ancak buna harcayabilecek bir damla gücüm olduğunu sanmıyordum. İlk defa başıma gelebilecek herhangi bir şeyden bu kadar korkuyordum.

"Bana ver, hayatım."

Sıraç oturduğu sandalyeden sert bir şekilde ayaklandığında ses tonu oldukça otoriterdi ve perdeli bir öfkeye sahipti. Bana karşı ilk defa böylesine emredici bir tavır takınıyor olması beni zerre kadar rahatsız etmedi. Hatta burada, benimle olması içimdeki yangına su serpiyordu.

Başını teşvik edercesine bir kez salladı, bunun üstüne elimdeki çiçeği notuyla birlikte ona uzattığımda bir an bile duraksamadım. O çiçeği görmek dahi istemiyordum ve Sıraç da benim hoşlanmayacağımı bildiği bir duruma karşılık bunu idare etmem gerekmediğini açıkça göstermişti. Ağlama isteğimi bastırmamı kolaylaştıran şey, bakışlarından tenime kadar işleyen güven hissiydi.

Sıraç elindeki beyaz buketle birlikte arkasını döndü ve yanımızdan ağır ağır uzaklaşmakta olan adama doğru ilerledi. "O kim Şeyda?" Annemin sorusunu duymazdan gelmek zorunda kaldım çünkü oturduğum yerde arkamı dönmüş, Sıraç'ın ne yapacağını izlemeye koyulmuştum. Omzundan tutarak adamın önüne geçtiğinde, mimiklerini ele geçiren öfkenin izlerini görebiliyordum. Çiçekleri ve Tolunay'ı içeren ağır bir küfrü dudaklarından okuduğumda yüzümü, çıkabilecek herhangi bir olayın endişesiyle buruşturmuştum.

Dikkatle ne yapacağını izlerken görüş açıma, oraya doğru yol alan Sertaç'ın bedeni girdi. Sıraç'ın yanına gelip adamın karşısına geçtiğinde aynı gergin ifadeyi onun da yüzünden okuyabiliyordum. Herhangi bir olayın çıkmasına hazır hâldeydi.

Buna rağmen Sıraç'ın üzerindeki gerginlik, olayın fiziksel bir boyuta ulaşmayacağını bileceğim kadar da az denebilirdi. Karşısındaki adamla konuştuğu saniyelerin ardından çiçeği adamın göğsüne yapıştırdı, omuzundan çok güç uygulamadan ittirdi. Ona ne dediğini bilmiyordum ancak ne demiş olursa olsun bunun bana bir şekilde yansımasından da korkmaya başlamıştım.

İNFİLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin