BÖLÜM ❅ 25: "DIŞAVURUM"

2.6K 251 242
                                    

Multi; Yaşar - Aldanırım

Selamlar! Harika bir bölümle geldim. Öyle ki her yazmak için başına oturduğumda gözlerimin doluğu çok yer oldu. Umarım hoşunuza gider. 🌚

Oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen. Hepinize keyifli okumalar!

 Hepinize keyifli okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 25
"DIŞAVURUM"

Arabanın gazına bastığım anla frenini çekip motorunu kapattığım ân arasındaki vakitler aklımdaki fikri sorgulamaya yaklaşmamıştım bile. Üzerinde düşünmeye gerek olduğunu sanmıyordum, karar vermiştim ve verdiğim kararın kimseye zararı olmayacaktı.

Beşiktaş'ta, sahilin kenarındaki açık otoparka arabamı park edip üzerimdeki siyah monta sarılarak arabadan indim. Çantamı yanıma almadım, yalnızca araba anahtarını ve telefonumu cebine atmakla yetindim. Dolmabahçe Saat Kulesi'ne doğru yürürken ellerim ceplerimdeydi. Çivi gibi yapan soğuk havayı ciğerlerime dolu dolu çektiğimde zihnimdeki kalabalığın dinginleştiğini hissettim.

Ağır ağır attığım adımlarla önce kulenin yanına vardım, ardından karşımdaki saraya doğru yürümeye devam edip solumda kalan banklardan birine yerleştim. Hava normal şartlarda dizlerimi titretecek kadar soğuktu ama şu an bir ilaç gibi geliyordu. Sırtımı banklara yaslayıp sokak lambaları altından geçen insanları ve karşımdaki çam ağaçlarını seyrettim.

Sorduğum soruya hiç duraksamadan, "Elbette," diye cevap vermiş olan Sıraç, bir nefeslik aradan sonra iyi olup olmadığımı sormuştu. Cevaplamama gerek yoktu, en harika günümde olmadığımı anlamak onun için hiç zor olmamıştı.

Yalnız başıma oturmamın onuncu dakikasını geride bırakmıştım ki Sıraç'a ait, "Çok beklettim mi?" sesiyle başımı ona doğru çevirdim. Sağ tarafımdaki yaprak dökmüş ağaçlar arasındaki patikadan gelen Sıraç'ı gördüm. İçerisinde siyah bir kazağı olan, önü açık kabanının ceplerinden ellerini çıkarttı, yanıma doğru adımladı ve gözlerim içine uzun uzun bakarak sağ tarafımdaki boş yere oturdu.

"Hayır," dedim omuz silkerek. "Ben de yeni geldim zaten."

Sıraç oturduğu yerde vücudunu tamamen bana çevirdi, sol dirseğini oturduğumuz bankın kol kısmına yasladı ve başını hafifçe bana doğru eğip gözlerime baktı. O kadar güzel ve samimiyetle bakıyordu ki duygu selim taşmak üzereydi, yine de ağlamak istemiyordum.

"Ne sıktı senin canını?" diye sordu sakince. Bir an için bana dokunmak istediğini hissettim ancak buna çekiniyor olmalıydı ki sağ elini kucağında usulca sıktı.

"Geldiğin için teşekkürler,"

"Ben sana hep gelirim,"

Gün benim için çok kötü geçmişti, uykusuzluğumun huysuzluğu da üzerimdeydi ama yine de o an gülümsemek o kadar kolaydı ki, üzerimdeki etkisini bir kere daha kabullenmiştim.

İNFİLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin