BÖLÜM ❅ 24: "ZAMANSIZ ADALET"

2.9K 257 123
                                    

Multi; Sıla - Zamanında

Merhabalar! Uzun bir süre ayrı kaldık, özlediniz mi bizi?

Bir önceki bölümün yorum sayısı beni hayal kırıklığına uğrattı. Bu yüzden size bir tık küsüm, artık bir şekilde gönlümü alın, yapacak bir şey yok.

Hepinize keyifli okumalar. 🤝❤️

BÖLÜM ❅ 24 "ZAMANSIZ ADALET"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 24
"ZAMANSIZ ADALET"

Fark etmeyi iyi becerirdim.

Saçlarının uçlarını kestirmiş olan arkadaşlarımdaki değişikliği, insanların bana bakışından hakkımda hemen hemen neler düşündüğünü, peşi sıra gelecek olayların patlak vermesine sebep olan hareketleri... Bu övünebileceğim bir özelliğimdi.

Ancak kabullenmekle ilgili büyük problemler yaşadığım da bir gerçekti.

Sol bacağımın vücudumun ağırlığını taşıyamayacak kadar zarar görmesiyle dans edemeyeceğim gerçeği, yaptığı yağlıboya tablolarıyla evimizde boş duvar bırakmayan babamın zamansız ölümü, Sıraç'ın varlığının üzerimdeki bariz etkisi... Hiçbiri bir diğeriyle kıyaslanamazdı ancak hepsinin sindirilmesi güçtü.

Bu yolda korkunç savaşlar vermiştim ancak sonunda başarmıştım. Kabullenmiştim.

Bir daha dans edemeyecektim.

Babam ölmüştü.

Ve Sıraç... Beni bütünüyle etkiliyordu. Ona değer veriyordum.

Tüm gün telefon görüşmeleriyle meşgul olan ve birkaç insanla yüz yüze konuşma yapmaya giden Yalçın, elime yarın gireceğimiz her duruşmanın dosyasını vermişti. Onları okuyor ancak yalnızca bakınıyordum çünkü zaten hepsi Yalçın'ın becerikli ellerinden geçmişti. Yine de arka sayfasında cevabı yazan bir bilmece çözüyormuşum gibi davranıyordum, çoğu zaman Yalçın'ın parmak bastığı noktalara değinmiş oluyordum ve bu da beraberinde çok büyük bir tatminlik hissi getiriyordu.

Yalçın, masasının arkasındaki boşlukta volta atarken telefonda görüşme yaptığı kişiyle vedalaştı ve sandalyesinin arkasındaki ceketini çekerek eline aldı. "Ben çıkıyorum, sen de günü bitirebilirsin."

"Saat daha dört?"

Yalçın kaşlarını kaldırdı. Üzerine geçirdiği pahalı ceketinin yakalarını düzeltirken, "Bundan şikâyetçiysen seni Ekin'in yanına gönderebilirim. Biraz da onun işlerini yaparsın." dedi.

Düşünür bir mırıltı çıkarttım ancak bu yalnızca bir saniye sürdü. "Hayır, teşekkür ederim. Günü bitirmeyi tercih ederim."

Yalçın soğukkanlılıkla alt dudağını sarkıttı ve omuzlarını silkti. Onu bekletmeden etraftaki eşyalarımı toparladım ve siyah şişme montumu omuzlarımdan geçirdim. Kol çantamı ve dizüstü bilgisayarıma ait çantayı alıp odadan çıktığımda, Yalçın da hemen peşimden çıkmış ve kapısını kilitlemişti.

İNFİLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin